92406 kayıt bulundu.
Şark çıbanı, Şark kurnazlığı, Orta Şark, Yakın Şark
1. isim , isim , isim , isim , Doğu
Özel: Evet
Lisan : Arapça şarḳ
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Yurdumuzun Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, İran, Hindistan ve Kuzey Afrika'da insanların özellikle yüzünde veya kollarında görülen, iyileştiğinde iz bırakan bulaşıcı çıban, Urfa çıbanı, Halep çıbanı
1. isim , isim , isim , isim , Doğu dünyasının anlayış, görgü ve davranış gibi özellikleri çerçevesinde zamana yayma, boşvermişlik, neme lazımcılık içeren uzun vadeli planlar yaparak bir işte karşı taraftan istediğini elde etme işi
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Durağan bir nokta çevresinde ağırlığının etkisiyle salınım yapan hareketli katı cisim, rakkas, pandül
1. -i , -i , spor , spor , -i , -i , spor , spor , Türlü tutuş ve duruşlar gergin durumda bulunan vücut bölümlerini kendi ağırlıklarıyla düşmeye ve sallanmaya bırakmak
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Doğu'yla ilgili, Doğu'ya özgü olan
Lisan : Arapça şarḳī
Telaffuz : şarki:
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi
2. Klasik Türk müziğinde aşk üzerine söylenen, nakaratı ve ara nağmesi olan parça
1. Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi.
1. Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi.
3. Ezgi, müzik parçası, melodi, liet
1. Ayaklarımızdaki zincirler, esirliğin ağır ve cefalı şarkılarını söyleyecektir.
1. Ayaklarımızdaki zincirler, esirliğin ağır ve cefalı şarkılarını söyleyecektir.
4. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Divan edebiyatında, bestelenmek için dörtlükler biçiminde ve uyaklı olarak yazılmış olan şiir biçimi
Lisan : Arapça şarḳī
1. belirli bir besteye göre güfteyi uyumlu olarak okumak
1. Pürüzsüz, tane tane şarkı söyler gibi ahenkli bir konuşma tarzı vardı.
1. Pürüzsüz, tane tane şarkı söyler gibi ahenkli bir konuşma tarzı vardı.
1. bir şarkının sözlerini veya sadece bestesini seslendirmek
1. Eğlenmek için derin bir heves doğdu, ıslıkla bir şarkı tutturdu.
1. Eğlenmek için derin bir heves doğdu, ıslıkla bir şarkı tutturdu.
1. isim , isim , isim , isim , Şarkı söyleyen, şarkı söyleme yeteneği olan veya mesleği şarkı söylemek olan kimse, okuyucu, hanende, muganni, muganniye
1. isim , isim , isim , isim , Şarkıcının işi veya mesleği
1. Kanıma işleyen müzik ateşinden, kurduğum şarkıcılık düşlerinden ne yazık ki söz edemeyeceğim.
1. Kanıma işleyen müzik ateşinden, kurduğum şarkıcılık düşlerinden ne yazık ki söz edemeyeceğim.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşağı doğru uzanmış veya uzanmış, sarkmış, sölpük, salpa, gevşek
1. İri yarı, bıyıkları sarkık bir ozan elini dostça omzuna attı.
1. İri yarı, bıyıkları sarkık bir ozan elini dostça omzuna attı.
1. isim , isim , isim , isim , Isparta iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : şarki'karaağacı
1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Sarkaçla ilgili, hareketi sarkaç hareketine benzeyen
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Şarkılaştırma işi yapılmak
1. Şuncasını söyleyeyim, ben şiirin şarkılaştırılarak okunmasını sevmem.
1. Şuncasını söyleyeyim, ben şiirin şarkılaştırılarak okunmasını sevmem.