Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
saptayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Saptama ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Bizim ilk romancılarımız, kapalı toplum düzeninin çelişkilerini ancak bilinçsizce saptayabiliyorlardı.

1. Bizim ilk romancılarımız, kapalı toplum düzeninin çelişkilerini ancak bilinçsizce saptayabiliyorlardı.


saptayıcı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Saptayan, sabit kılan, sürekli kılan

2. isim , isim , isim , isim , Tebeşir, boya, sulu boya, kurşun kalem çizim ve resimlerin bozulmalarını önlemek için bütün kâğıt yüzeyine püskürtücü ile sıkılan sakız ve alkol karışımı resim verniği


saptayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saptama işi


saptırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saptırabilmek işi


saptırabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Saptırma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Öyle ki, başlangıçta yaptıkları yarım derecelik bir hata, onları asıl hedeften arşınlarca öteye saptırabilirdi.

1. Öyle ki, başlangıçta yaptıkları yarım derecelik bir hata, onları asıl hedeften arşınlarca öteye saptırabilirdi.


saptırıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saptıran, sapmaya yol açan, sapmaya sebep olan kimse

2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , İleride doğabilecek fiyat dalgalanmalarından yararlanarak gelir sağlama, spekülatif


saptırıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saptırıcı olma durumu


saptırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saptırılmak işi


saptırılmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Sapma işi yaptırılmak


saptırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saptırmak işi, spekülasyon

2. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Süs olarak yapılan kırık çizgili silme


saptırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sapma işini yaptırmak


saptırtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saptırtmak işi


saptırtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Saptırma işini yaptırmak


şar şar
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Şarıl şarıl


sara
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, tutarık, tutarak, tutarga, yilbik, epilepsi

Örnek:

1. Nefesi kulunca, sıtmaya, havaleye, saraya, çarpıntıya birebirmiş.

1. Nefesi kulunca, sıtmaya, havaleye, saraya, çarpıntıya birebirmiş.


Lisan : Arapça ṣarʿa

şarabi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırmızı şarap rengi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


Lisan : Arapça şerābī

Telaffuz : şara:bi:

sarabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sarabilmek işi


sarabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sarma ihtimali veya imkânı bulunmak


saraç

İlgili Kelimeler:

saraçhane

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koşum ve eyer takımları yapan veya satan kimse

2. Koşum ve eyer takımlarını işleyen ve süsleyen kimse

3. Deri, muşamba vb.nden bavul, çanta yapan kimse


Lisan : Arapça serrāc

saraçhane
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , At takımları, araba koşumları, meşinden eşya yapılan ve satılan yer


Lisan : Arapça serrāc + Farsça ḫāne

Telaffuz : saraçha:ne

saraciye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deri, muşamba vb.nden yapılan bavul, çanta cüzdan, kemer vb. ürün

2. Deri, muşamba vb.nden bavul, çanta cüzdan, kemer vb. ürün yapma işi


Lisan : Arapça serrāciyye

Telaffuz : sara:ciye

saraçlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saracın işi veya mesleği

Örnek:

1. Çocuğun, saraçlık işlerine eli çok yatkın olduğu için amcasına asıl bu yolda yardım ederdi.

1. Çocuğun, saraçlık işlerine eli çok yatkın olduğu için amcasına asıl bu yolda yardım ederdi.


sarahat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belginlik

Örnek:

1. Hazırladığınız raporlarınızda bu konuda hiçbir sarahat yok.

1. Hazırladığınız raporlarınızda bu konuda hiçbir sarahat yok.


Lisan : Arapça ṣarāḥat

Telaffuz : sara:hat

sarahaten
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Açıkça, apaçık, açıktan açığa

Örnek:

1. Sarahaten acaba söylesem darılmaz mı? / Darılmak âdeti bilmem ki çapkının naz mı?

1. Sarahaten acaba söylesem darılmaz mı? / Darılmak âdeti bilmem ki çapkının naz mı?


Lisan : Arapça ṣarāḥaten

Telaffuz : sara:haten

sarak
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Yapı yüzeylerinde yatay, enli, az çıkıntılı, süslü veya düz silme