Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
saka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse

2. Kırsal bölgelerde sulama işlerini düzenleyen ve denetleyen kimse


Lisan : Arapça saḳḳā

şaka

İlgili Kelimeler:

şaka maka, şaka yollu, soğuk şaka, ağız şakası, dil şakası, el şakası, eşek şakası, kamera şakası, nisan bir şakası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güldürmek, eğlendirmek amacıyla karşısındakini kırmadan yapılan hareket veya söylenen söz, latife

Örnek:

1. Şaka ettiğini ama şakanın tadını kaçırdığını söylüyordu.

1. Şaka ettiğini ama şakanın tadını kaçırdığını söylüyordu.


saka beygiri gibi
Anlamı:

1. bir iş uğruna birçok yere uğrayarak dolaşan (kimse)

2. yalnız vakit geçirmek için amaçsız dolaşan (kimse)


şaka etmek
Anlamı:

1. bir kimseye eğlenmek amacıyla takılmak


şaka gibi gelmek
Anlamı:

1. bir türlü inanamamak


şaka götürmemek
Anlamı:

1. bir durum veya iş hafifsemeye, dikkatsizliğe gelmemek

Örnek:

1. Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez.

1. Rica ederim gülmeyiniz, iş pek naziktir, şaka götürmez.

2. şakadan hoşlanmamak


şaka kaldırmak
Anlamı:

1. şakaya dayanmak, katlanmak

Örnek:

1. Bizim oralılar şakacıdırlar, şaka kaldırırlar.

1. Bizim oralılar şakacıdırlar, şaka kaldırırlar.


saka kuşu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Serçegillerden, başında ve boynunda kırmızı, sarı tüyler bulunan, güzel öttüğü için kafeste beslenen küçük bir kuş, kutan, saka (II), ökse kuşu (Carduelis cardelis)


şaka maka
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Önemsemeyerek

Örnek:

1. Şaka maka, insanı deliliğe götüren yollar, çoğu zaman böyle ehemmiyetsiz görünen patikalardır.

1. Şaka maka, insanı deliliğe götüren yollar, çoğu zaman böyle ehemmiyetsiz görünen patikalardır.

2. Farkında olmadan

Örnek:

1. Şaka maka eylül geldi. Nasıl da uçup gitti yaz?

1. Şaka maka eylül geldi. Nasıl da uçup gitti yaz?


şaka maka derken
Anlamı:

1. `işi ciddiye almadık ama` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Geçen gün, şaka maka derken az daha kavga ediyorduk bu yüzden.

1. Geçen gün, şaka maka derken az daha kavga ediyorduk bu yüzden.


şaka söylemek
Anlamı:

1. bir şeyi, şaka yapmış olmak için söylemek


şaka yapmak
Anlamı:

1. şaka niteliğinde bir şey yapmak veya söylemek


şaka yollu
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ciddi bir şeye şaka görünümü vererek


şakacı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şaka yapmasını seven, şakalaşmadan hoşlanan, latifeci

Örnek:

1. Gazi, teessürünü şakacı bir tonla örterek sözümü kesti.

1. Gazi, teessürünü şakacı bir tonla örterek sözümü kesti.


şakacıktan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Şakadan

Örnek:

1. Başımı da şöyle yastığa doğru şakacıktan eğdim.

1. Başımı da şöyle yastığa doğru şakacıktan eğdim.


Telaffuz : şaka'cıktan

şakacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şakacı olma durumu

Örnek:

1. Her zamanki şakacılığı ve filozofça sözleri ile evin içindeki bu gergin havayı yatıştırmasını çok iyi becerirdi.

1. Her zamanki şakacılığı ve filozofça sözleri ile evin içindeki bu gergin havayı yatıştırmasını çok iyi becerirdi.


şakadan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Şaka olarak, şaka diye, şakacıktan, mahsus


sakaf
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çatı, dam

Örnek:

1. Genç âlimlerin, binbir rica, yüz bin teşekkürle gezip yıkık sakaflarının ... resimlerini almadıkları bu harabe, iki yüz yaşını çoktan doldurmuştu.

1. Genç âlimlerin, binbir rica, yüz bin teşekkürle gezip yıkık sakaflarının ... resimlerini almadıkları bu harabe, iki yüz yaşını çoktan doldurmuştu.


Lisan : Arapça saḳf

sakağı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Özellikle atlarda görülen ve insanlara da bulaşan ölümcül bir hayvan hastalığı, ruam


sakağılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sakağı hastalığı olan

Örnek:

1. Karakolun hizası dönülürken sakağılı, soluğan, bir deri bir kemik beygirlerden biri küttedek çatlayıverirdi.

1. Karakolun hizası dönülürken sakağılı, soluğan, bir deri bir kemik beygirlerden biri küttedek çatlayıverirdi.


sakak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çene altı


şakak

İlgili Kelimeler:

eli şakağında

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge

Örnek:

1. Ara sıra boynunu, şakaklarını ovdururdu bana.

1. Ara sıra boynunu, şakaklarını ovdururdu bana.


şakakları ağarmak (veya beyazlanmak)
Anlamı:

1. yaşlanmak

Örnek:

1. Ben o eski adam değilim, şakaklarım nasıl beyazlanmış, görmüyor musun?

1. Ben o eski adam değilim, şakaklarım nasıl beyazlanmış, görmüyor musun?


şakakları atmak
Anlamı:

1. çok sinirlenmek

Örnek:

1. Kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı.

1. Kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı.


sakal

İlgili Kelimeler:

sakal fırçası, aksakal, çatal sakal, çember sakal, değirmi sakal, didon sakal, kaba sakal, keçi sakal, köse sakal, top sakal, erkeçsakalı, keçisakalı, tekesakalı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü

Örnek:

1. Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti.

1. Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti.

2. Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü

3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde