Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sahnelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Oyun sahneye konulmak

Örnek:

1. Okulda yazdığım bir oyun sahnelenince yüreklendiğimi anlattım.

1. Okulda yazdığım bir oyun sahnelenince yüreklendiğimi anlattım.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir durum, bir olay ortaya çıkmak, görünür olmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir durum, bir olay gerçekleştirilmek


sahneletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sahneletmek işi


sahneletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sahneleme işini yaptırmak


sahneleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sahneleyebilmek işi


sahneleyebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sahneleme ihtimali veya imkânı bulunmak


sahneleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sahneleme işi


sahneye çıkmak
Anlamı:

1. tiyatro, müzik vb. sanatçılar için sanatını izleyici önünde uygulamak, göstermek

Örnek:

1. Türk kızı, orada sahneye çıktı ilk defa.

1. Türk kızı, orada sahneye çıktı ilk defa.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , kullanılmak, görünmek, ortaya çıkmak

Örnek:

1. Almanca yanında ara sıra Hırvatça da sahneye çıkıyor.

1. Almanca yanında ara sıra Hırvatça da sahneye çıkıyor.


sahneye koymak
Anlamı:

1. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro eserini veya müzikal bir oyunu, metin, oyun, yorum, dekor, müzik vb. ögeleri birbiriyle uyumlu duruma getirerek sahne için uygulamak, oynamak, sahnelemek


şahniş
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , mimarlık , mimarlık , isim , isim , eskimiş , eskimiş , mimarlık , mimarlık , Şahnişin

Örnek:

1. Salonun şahnişi içinde her zaman oturduğu koltuğa yayılarak dinledi.

1. Salonun şahnişi içinde her zaman oturduğu koltuğa yayılarak dinledi.


Lisan : Farsça şāhnīş

Telaffuz : şahni:şi

şahnişin
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , mimarlık , mimarlık , isim , isim , eskimiş , eskimiş , mimarlık , mimarlık , Eski Türk mimarisinde odanın karşı ön cephesinde yer alan üç yanı pencereli çıkma, şahniş

Örnek:

1. Lüzumsuz yere cumbalar, şahnişinler, çıkıntılar yapılıyor.

1. Lüzumsuz yere cumbalar, şahnişinler, çıkıntılar yapılıyor.


Lisan : Farsça şāhnişīn

Telaffuz : şahnişi:ni

şahnişinli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şahnişini olan


sahra

İlgili Kelimeler:

sahra topu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çöl

2. Kır


Lisan : Arapça ṣaḥrāʾ

Telaffuz : sahra:

sahra topu
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Dağ topu gibi katır sırtında taşınmayıp atlarla çekilen top


sahre
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Külte


Lisan : Arapça ṣaḫre

şahrem şahrem
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Herhangi bir şey parçalanmış, yarılmış olarak

Örnek:

1. Kumaş, şahrem şahrem ayrıldı.

1. Kumaş, şahrem şahrem ayrıldı.


şahsen
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kendi (kendim, kendin ...), bizzat

Örnek:

1. İngiltere sefiri, kendi devletinin prensibini burada şahsen de takip ediyor.

1. İngiltere sefiri, kendi devletinin prensibini burada şahsen de takip ediyor.

2. Tanışmadan, dış görünüşü ile, uzaktan

Örnek:

1. Onu şahsen tanırım, ahbaplığımız yoktur.

1. Onu şahsen tanırım, ahbaplığımız yoktur.


Lisan : Arapça şaḫṣen

Telaffuz : şa'hsen

şahsi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kişisel

Örnek:

1. Hareketin içinde şahsi kinler ve rekabetler vardı.

1. Hareketin içinde şahsi kinler ve rekabetler vardı.


Lisan : Arapça şaḫṣī

Telaffuz : şahsi:

şahsilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişisellik


şahsiyat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kişiye ait işler

2. Bir kimsenin özel hayatı üzerinde söylenen sözler


Lisan : Arapça şaḫṣiyyāt

Telaffuz : şahsiya:tı

şahsiyat yapmak
Anlamı:

1. söz edilen konudan uzaklaşarak olumsuz yönleriyle kişiler üzerinde durmak


şahsiyata dökmek (veya sürüklemek)
Anlamı:

1. şahsiyat yapmak

Örnek:

1. Münakaşa kızışınca lakırtıyı hemen meslek bakımından çok zararlı bir vadiye yani şahsiyata sürüklediklerini hatırlarız.

1. Münakaşa kızışınca lakırtıyı hemen meslek bakımından çok zararlı bir vadiye yani şahsiyata sürüklediklerini hatırlarız.


şahsiyet

İlgili Kelimeler:

hükmi şahsiyet

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişilik, belirgin özellik

Örnek:

1. Bütün tesadüfler benim hayatım üzerinde toplandı, şahsiyetim üzerinde müessir oldu.

1. Bütün tesadüfler benim hayatım üzerinde toplandı, şahsiyetim üzerinde müessir oldu.

2. Kişi

Örnek:

1. Artık okuyucular için mühim bir şahsiyet olmaya başlamıştım.

1. Artık okuyucular için mühim bir şahsiyet olmaya başlamıştım.


Lisan : Arapça şaḫṣiyyet

şahsiyetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kişilikli

Örnek:

1. Şahsiyetli bir yüzü, zeki bakışları vardı.

1. Şahsiyetli bir yüzü, zeki bakışları vardı.


şahsiyetlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişiliklilik


şahsiyetsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kişiliksiz