92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeye sahip çıkmak
1. Sevdasını, bidayette kıyısından köşesinden paylaşırken, zamanla tamamen sahiplenmiş.
1. Sevdasını, bidayette kıyısından köşesinden paylaşırken, zamanla tamamen sahiplenmiş.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Korumak, arka çıkmak, gözetmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir kimsenin malı olan
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Koruyucusu, gözeteni bulunan
ev sahipliği
1. isim , isim , isim , isim , Sahip olma durumu
1. Bu çocuğun sahipliği biraz da benim üstüme, anası değil miyim?
1. Bu çocuğun sahipliği biraz da benim üstüme, anası değil miyim?
2. Kendisinin olan bir şeyi yasa çerçevesi içinde dilediği gibi kullanabilme hakkını taşıma durumu, iyelik, mülkiyet
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kimsenin malı olmayan, iyesiz
1. Bu evin saadetinden, diğer mesut aile ocaklarına sahipsiz, manevi bir selam götürüyordu.
1. Bu evin saadetinden, diğer mesut aile ocaklarına sahipsiz, manevi bir selam götürüyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Koruyucusu, gözeteni bulunmayan, kimsesiz
şahıs eki, şahıs zamiri, nevi şahsına münhasır
1. isim , isim , isim , isim , Kişi
1. Yazılarınız da şahıslarınız da birbirine benzemez.
1. Yazılarınız da şahıslarınız da birbirine benzemez.
Lisan : Arapça şaḫṣ
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Kişi eki
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Kişi zamiri
yalancı şahit
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Tanık
1. Kendisine uzun uzun anlattığım hikâyemin şahidi yoktu.
1. Kendisine uzun uzun anlattığım hikâyemin şahidi yoktu.
Lisan : Arapça şāhid
Telaffuz : şa:hit
1. tanık olmak
1. Neler yapabileceğine, kasabayı, memurları iki parmağı üstünde oynattığına çok şahit olmuşlardı.
1. Neler yapabileceğine, kasabayı, memurları iki parmağı üstünde oynattığına çok şahit olmuşlardı.
1. -i , -i , -i , -i , birini tanık olarak göstermek
1. Eniştemiz bizi şahit tuttukça babam da istihzalı bir tavır alır, kıs kıs gülerdi.
1. Eniştemiz bizi şahit tuttukça babam da istihzalı bir tavır alır, kıs kıs gülerdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tanıksız
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tanıksız
1. Vakayı şahitsiz bırakmak için seni de öldürmeli idim.
1. Vakayı şahitsiz bırakmak için seni de öldürmeli idim.
1. alay yollu , alay yollu , alay yollu , alay yollu , bir kimsenin herhangi bir sebeple çirkinliği veya durumunun kötülüğü artmak