Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
safahat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Evreler, safhalar


Lisan : Arapça ṣafaḥāt

Telaffuz : safaha:tı

şafak

İlgili Kelimeler:

şafak pembesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Askerler arasında terhis için kalan gün sayısından önce söylenen bir söz

Örnek:

1. Şafak otuz altı.

1. Şafak otuz altı.


Lisan : Arapça şefaḳ

şafak atmak
Anlamı:

1. birden önemli bir durumla karşı karşıya olduğunu anlamak

2. öfkelenmek

Örnek:

1. Kapıyı kapatınca bende şafak attı.

1. Kapıyı kapatınca bende şafak attı.

3. korku ve telaşa kapılmak


Ön Takı : (birinde)

şafak pembesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşin doğduğu anda görülen pembelik

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan

Örnek:

1. Vücudunun üst yanını şafak pembesi mintanla donattı.

1. Vücudunun üst yanını şafak pembesi mintanla donattı.


şafak sökmek
Anlamı:

1. sabahleyin ortalık aydınlanmaya başlamak

Örnek:

1. Şafak sökerken evden çıkıyor, akşam karanlığında dönüyordu.

1. Şafak sökerken evden çıkıyor, akşam karanlığında dönüyordu.


safari
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Afrika'nın doğusunda toplu olarak yapılan vahşi hayvan avı

2. Toplu olarak ava çıkma

3. Katılımcıların vahşi hayatı yerinde görmelerini sağlayan turistik gezi

4. Genellikle ketenden yapılan kısa pantolon, büyük cepli uzun ceket ve geniş kenarlı mantar şapkadan oluşan av kıyafeti


Lisan : Fransızca safari

safça
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz saf

Örnek:

1. Kopardığı parçayı safça bir gururla yere attı.

1. Kopardığı parçayı safça bir gururla yere attı.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (sa'fça) Saf bir biçimde, safçasına


safçasına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Safça

Örnek:

1. Siz o kadar safçasına kandınız ki evraka bakmak lüzumunu duymadınız.

1. Siz o kadar safçasına kandınız ki evraka bakmak lüzumunu duymadınız.


Telaffuz : sa'fçasına

safderun
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , Kolayca aldatılan, saf

Örnek:

1. Tabanlarına indirilecek sopaların canını daha ziyade acıtacağını anlamayacak kadar da safderun değildi.

1. Tabanlarına indirilecek sopaların canını daha ziyade acıtacağını anlamayacak kadar da safderun değildi.


Lisan : Arapça ṣāf + Farsça derūn

safderunluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Safderun olma durumu


safdil
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , mecaz , mecaz , Kolayca aldatılan, saf (kimse)

Örnek:

1. Bir safdil hanımefendi, kızıma iyi bir koca bulduğunu yemin billah anlattı.

1. Bir safdil hanımefendi, kızıma iyi bir koca bulduğunu yemin billah anlattı.


Lisan : Arapça ṣāf + Farsça dil

safdilli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Safdil


safdillik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Safdil olma durumu


safdillilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Safdilli olma durumu

Örnek:

1. Dokunmayan bir safdilliliği, bir cahilliği vardı.

1. Dokunmayan bir safdilliliği, bir cahilliği vardı.


safer
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ay takviminin ikinci ayı, sefer ayı


Lisan : Arapça ṣafer

saffet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Temizlik, arılık

Örnek:

1. Gençlerin tecrübelerle yıpranmamış bir saffet içindeki yüzlerinde yorgunluk duyulmaz.

1. Gençlerin tecrübelerle yıpranmamış bir saffet içindeki yüzlerinde yorgunluk duyulmaz.


Lisan : Arapça ṣafvet

safha
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Evre

Örnek:

1. Gündelik hayatın türlü safhalarına ait muhavereler ihtiva eden bu gibi eserler Türkçe için de öteden beri yazılagelmiştir.

1. Gündelik hayatın türlü safhalarına ait muhavereler ihtiva eden bu gibi eserler Türkçe için de öteden beri yazılagelmiştir.

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Faz


Lisan : Arapça ṣafḥa

safi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Katıksız, duru, temiz

2. Net

3. zarf , zarf , zarf , zarf , (sa:'fi) Yalnız olarak, yalnız, sadece


Lisan : Arapça ṣāfī

Telaffuz : sa:fi:

safiha
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İnce, yassı ve geniş metal nesne, levha


Lisan : Arapça ṣafīḥa

Telaffuz : safi:ha

Şafii
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İslamiyette dört Sünni mezhepten biri

2. Bu mezhepten olan kimse


Özel: Evet

Lisan : Arapça şāfiʿī

Telaffuz : şa:fii:

Şafii köpeği gibi titremek
Anlamı:

1. çok titremek


Şafii köpeğine dönmek
Anlamı:

1. yüzü gözü çok kirli olmak


Şafiilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şafii olma durumu


Özel: Evet

safir

İlgili Kelimeler:

safir mavisi

Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Mavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut


Lisan : Fransızca saphir

safir mavisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koyu mavi renk

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan