Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sabur
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çok sabırlı


Lisan : Arapça ṣabūr

sabura
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemi safrası


Lisan : İtalyanca saburra

Telaffuz : sabu'ra

sac

İlgili Kelimeler:

sacayağı, sacayak, sac böreği, sac ekmeği, sac kavurması, sac kebabı, çalkantı sacı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yassı demir çelik ürünü

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu üründen yapılan

Örnek:

1. İskenderun'da evimize taşındığımız günlerde sac sobamıza elden düşme borular alınmıştı.

1. İskenderun'da evimize taşındığımız günlerde sac sobamıza elden düşme borular alınmıştı.

3. Bu nesneden yapılmış, üzerinde yufka yapılan dışbükey pişirme aracı

Örnek:

1. Esmer, sacda pişirilmiş bir somun ekmeği, eliyle parçalayıp sofradakilerin önüne dağıttı.

1. Esmer, sacda pişirilmiş bir somun ekmeği, eliyle parçalayıp sofradakilerin önüne dağıttı.


saç

İlgili Kelimeler:

saçkıran, saç kremi, saç örgüsü, sırma saç, takma saç, arapsaçı, cinsaçı, şeytansaçı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Baş derisini kaplayan kıllar

Örnek:

1. Kendisini son kez gördüğümde babamın saçları nasıl beyazsa ilk kez gördüğümde de bembeyazdı.

1. Kendisini son kez gördüğümde babamın saçları nasıl beyazsa ilk kez gördüğümde de bembeyazdı.


saç ağartmak
Anlamı:

1. saç sakal ağartmak


sac böreği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mayalanmış hamurun yufka hâlinde açılıp içine kıyma, ıspanak, kavrulmuş soğan vb. malzeme konulmasıyla yapılan ve sacda pişirilen bir börek türü


sac ekmeği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mayalanmış hamurun oklava ile daire şeklinde açılıp sac üzerinde pişirilmesiyle elde edilen ekmek


sac kavurması
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta yağlı ve küçük doğranmış koyun etinin ağır ateşte pişirilip soğan, domates, yeşilbiber, dereotu eklenmesiyle hazırlanan karışımın tekrar kısık ateşte pişirilmesiyle yapılan bir yemek türü


sac kebabı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sac üzerinde ateşte pişirilen kebap


saç kremi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saçın yıkandıktan sonra kolay taranması amacıyla kullanılan krem


saç örgüsü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nakış işlerinde bir motif adı, bölük


saç saça baş başa
Anlamı:

1. kadınlar, birbirlerini kıyasıya hırpalayacak biçimde


saç saça baş başa gelmek (veya dövüşmek)
Anlamı:

1. kadınlar, birbirlerini kıyasıya hırpalayacak biçimde kapışmak

Örnek:

1. Eğer bu patırtıdan, ikindi uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda saç saça baş başa dövüşeceklerdi.

1. Eğer bu patırtıdan, ikindi uykusu başına sıçrayan imam aşağı koşmasa iki kadın, avluda saç saça baş başa dövüşeceklerdi.


saç sakal ağartmak
Anlamı:

1. bir işte uzun zaman çalışmış, emek vermiş olmak


saç sakal birbirine karışmak
Anlamı:

1. saçı sakalı uzamak, bakımsız görünmek


saçabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saçabilmek işi


saçabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Saçma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Saçmaya gücü yetmek


saçak

İlgili Kelimeler:

saçak bulut, saçak kök, salkım saçak

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı giyim eşyalarında veya döşemeliklerde kumaş kenarlarına dikilen süslü iplikten püskül

Örnek:

1. Perdenin saçağı.

1. Perdenin saçağı.

2. Görünüşü bu püskülü andıran

Örnek:

1. Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. Bana yalnız tozları kalıyor.

1. Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. Bana yalnız tozları kalıyor.

3. Havlu, halı vb.nin kenarı boyunca sarkan püskül

4. Bir yapının herhangi bir bölümünü güneş ve yağmurdan korumak için, o bölümden dışarı taşan ve altı boşta olarak yapılan bölüm

Örnek:

1. Han bekçisi, saçağın altındaki döşeğinde hâlâ uyumaktaydı.

1. Han bekçisi, saçağın altındaki döşeğinde hâlâ uyumaktaydı.

5. fizik , fizik , fizik , fizik , Bir gaz ortama yerleştirilen ve yüksek bir potansiyel verilen ve nesnenin yüzeyinde oluşan ışık olayı


saçak bulut
Anlamı:

1. isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , İnce, tüy gibi saçaklı görünüşü olan buz parçalarından oluşmuş beyaz bulut, sirrus

Örnek:

1. Saçak bulutlar, iyi havada yağmur veya kar yağacağını haber verir.

1. Saçak bulutlar, iyi havada yağmur veya kar yağacağını haber verir.


saçak kök
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Buğdayda olduğu gibi asıl kökün çevresindeki ek köklerin gelişmesiyle oluşan kök topluluğu

2. Kök boğazının hemen alt kısmından başlayıp çok dallanmış olarak toprakta yüzeysel biçimde gelişen kök


saçak öpmek
Anlamı:

1. tarih , tarih , tarih , tarih , sarayda bayramlaşma törenine katılan büyükler, padişahın tahtından sarkıtılmış halı saçaklarını öpmek


saçaklanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saçaklanmak işi


saçaklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kenarları saçak gibi olmak


saçaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Saçağı olan

Örnek:

1. Valde Paşa'nın üç çifte kayığındaki gümüş kafes örmeli ve kenarları balık şeklinde yine gümüş saçaklı ihramı meşhurdu.

1. Valde Paşa'nın üç çifte kayığındaki gümüş kafes örmeli ve kenarları balık şeklinde yine gümüş saçaklı ihramı meşhurdu.


saçalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saçalamak işi