Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sabahı zor etmek
Anlamı:

1. bir türlü sabah olmamak

Örnek:

1. İstediği şeyler gelinceye kadar, sevinç ve sabırsızlık içinde sabahları zor ediyordu.

1. İstediği şeyler gelinceye kadar, sevinç ve sabırsızlık içinde sabahları zor ediyordu.


sabahın körü
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Sabahın erken saati

Örnek:

1. Koca Osman sabahın köründen akşamın karanlığına kadar üç gün böylece yürüdü.

1. Koca Osman sabahın köründen akşamın karanlığına kadar üç gün böylece yürüdü.


sabahın köründe
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sabahın erken saatlerinde


sabahki
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sabah olan, sabah yapılan

Örnek:

1. Küfürlerin arasında duyduğu sözlerden, bu gözdağının sabahki olayla ilintili olduğunu anlar gibiydi.

1. Küfürlerin arasında duyduğu sözlerden, bu gözdağının sabahki olayla ilintili olduğunu anlar gibiydi.


sabahlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sabahlamak işi

Örnek:

1. Bir de dışarıda sabahlamaya başlarsa büsbütün küplere binecekti.

1. Bir de dışarıda sabahlamaya başlarsa büsbütün küplere binecekti.


sabahlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir yerde sabaha kadar kalmak

Örnek:

1. Stadyum kapısında akşamlayan, Keloğlan'la sabahlayan muhtardan adamdan muhtar olur mu?

1. Stadyum kapısında akşamlayan, Keloğlan'la sabahlayan muhtardan adamdan muhtar olur mu?

2. Herhangi bir sebeple bütün geceyi uyumadan geçirmek


sabahlar (veya sabahışerifler) hayrolsun!
Anlamı:

1. günaydın!

2. iş işten geçtikten, olan olduktan sonra gösterilen ilgi için söylenen bir söz


sabahları
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sabah vaktinde

2. Her sabah

Örnek:

1. Sabahları tüm işçilerden erken koşup kapıyı açması için tembihledi.

1. Sabahları tüm işçilerden erken koşup kapıyı açması için tembihledi.


sabahlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sabahlatmak işi


sabahlatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sabahlama işini yaptırmak


sabahlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sabahlayabilmek işi


sabahlayabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sabahlama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Sabahlamaya gücü yetmek


sabahlayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sabahlama işi


sabahleyin
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Günün başlangıcı, günün ilk saatleri, sabah, sabah vakti, horoz vakti

Örnek:

1. Nihayet dördüncü günü sabahleyin gelip annemle konuştu.

1. Nihayet dördüncü günü sabahleyin gelip annemle konuştu.


Telaffuz : saba'hleyin

sabahlık

İlgili Kelimeler:

akşamlık sabahlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sabahları yataktan kalkınca geçici olarak giyilen üstlük

Örnek:

1. Hemen onun üstüne sabahlığını geçirerek kapıyı açmaya koştu.

1. Hemen onun üstüne sabahlığını geçirerek kapıyı açmaya koştu.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sabahla ilgili, sabaha özgü

Örnek:

1. Bir sabahlık iş kaldı. Bir sabahlık kahvaltı.

1. Bir sabahlık iş kaldı. Bir sabahlık kahvaltı.


sabahtan
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sabahleyin

Örnek:

1. Sabahtan keçiyi o tarafa, yeni biçilmiş buğday tarlasına bağlamıştı.

1. Sabahtan keçiyi o tarafa, yeni biçilmiş buğday tarlasına bağlamıştı.


sabahtan akşama kadar
Anlamı:

1. bütün gün boyunca

Örnek:

1. Sabahtan akşama kadar belki kapısını aşındıranlar elli altmışı bulur.

1. Sabahtan akşama kadar belki kapısını aşındıranlar elli altmışı bulur.


sabahyıldızı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Afrika'da yetişen sert ve kaba dokulu, turuncu sarı renkli ağaç (Nauclea didemichii)


Telaffuz : saba'hyıldızı

saban

İlgili Kelimeler:

saban balığı, saban demiri, saban kemiği, sabankıran, saban kulağı, kara saban

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çift süren hayvanların koşulduğu demir uçlu tarım aracı

Örnek:

1. Bak çorak tarlasında sabanına dayanmış / Geniş alnı güneşle, bağrı ateşle yanmış

1. Bak çorak tarlasında sabanına dayanmış / Geniş alnı güneşle, bağrı ateşle yanmış


şaban
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ay takviminin sekizinci ayı, üç ayların ikincisi


Lisan : Arapça şaʿbān

Telaffuz : şa:ba:nı

saban balığı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Dev köpek balığıgillerden, boyu 5 metre kadar olabilen, kuyruğu sabana benzer bir köpek balığı, deniztilkisi (Alopias vulpes)


saban demiri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sabanın toprağı yarmaya yarayan taban kısmına takılan demir


saban kemiği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Burun boşluklarını birbirinden ayıran çeperi arkasında bulunan ince uzun kemik


saban kulağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça, kulak (I)


saban sürmek
Anlamı:

1. toprağı sabanla kazıp altüst etmek

2. spor , spor , spor , spor , güreşte, hasmı ayaklarından tutup yüzükoyun yerde sürümek