92406 kayıt bulundu.
1. oy kullanmak
1. Ekseriyeti öksürüklü ise de henüz rey verecek kadar kolunu oynatabilir.
1. Ekseriyeti öksürüklü ise de henüz rey verecek kadar kolunu oynatabilir.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çizgili çubuklu çizgileri olan (kumaş)
1. Fenerliler, sarı lacivert reye fanila giymişler.
1. Fenerliler, sarı lacivert reye fanila giymişler.
Lisan : Fransızca rayé
dağ reyhanı
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Fesleğen
1. Yedi türlü çiçek vardır başında / Kokar reyhan ile gül karmakarış
1. Yedi türlü çiçek vardır başında / Kokar reyhan ile gül karmakarış
Lisan : Arapça reyḥān
Telaffuz : reyha:nı
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İnce nakışlı
2. isim , isim , isim , isim , Arap harfleriyle yazılan bir yazı türü
Lisan : Arapça reyḥānī
Telaffuz : reyha:ni:
1. isim , isim , isim , isim , Hatay iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : re'yhanlı
1. isim , isim , isim , isim , Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü
1. Ayakkabı reyonu.
1. Ayakkabı reyonu.
Lisan : Fransızca rayon
1. isim , isim , isim , isim , Toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik, maskaralık, rezillik
1. Trafik düzeni rezalettir günden güne.
1. Trafik düzeni rezalettir günden güne.
Lisan : Arapça reẕālet
Telaffuz : reza:let
1. rezalet sayılacak bir durumun ortaya çıkmasına yol açmak
1. Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı.
1. Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı.
1. isim , isim , isim , isim , Menteşe
1. Kapının reze tarafına yakın yerinde bir parmak kalınlığında bir çatlak gözüme ilişti.
1. Kapının reze tarafına yakın yerinde bir parmak kalınlığında bir çatlak gözüme ilişti.
2. Kapıyı içeriden ve dışarıdan açıp kapamaya yarayan ve başparmakla basılarak işletilen düzen
1. Gece yağan yağmurdan rezeler şişmiş mi şişmiştir.
1. Gece yağan yağmurdan rezeler şişmiş mi şişmiştir.
Lisan : Arapça rezze
rezede çiçeği
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Muhabbet çiçeğigillerden, 1,5 metre yüksekliğinde, tohumlarından kandil yağı, çiçeklerinden sarı boya çıkarılan otsu bir bitki, rezede çiçeği (Reseda luteola)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Rezede
1. isim , isim , isim , isim , Sağlam kısımları korumak ve gerekiyorsa o kısımların bağlantısını yeniden kurmak suretiyle bir organın bir parçasını kesip çıkarmak için yapılan cerrahi müdahale
Lisan : Fransızca résection
1. -i , -i , -i , -i , Reze ile kapamak
1. Cebinden çıkardığı yassı uçlu bir demiri söve ile çerçevenin arasına sokarak camı da yukarı sürdü ve rezeledi.
1. Cebinden çıkardığı yassı uçlu bir demiri söve ile çerçevenin arasına sokarak camı da yukarı sürdü ve rezeledi.
deniz rezenesi, su rezenesi
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Maydanozgillerden, 1-1,5 metre yüksekliğinde, sarı çiçekli, yaprakları iplik biçiminde parçalı, hoş kokulu, baharatlı meyveleri anason gibi yemeklerde ve bazı içkilerde tat verici olarak kullanılan, hekimlikte gaz söktürücü olarak yararlanılan çok yıllık otsu bir bitki (Foeniculum vulgare)
Lisan : Farsça rāziyāne
Telaffuz : reze'ne
1. isim , isim , isim , isim , Saklanmış, biriktirilmiş şey
2. Yedek, ihtiyat
1. Döviz rezervi.
1. Döviz rezervi.
3. Yatağında veya havzasında bulunduğu hesaplanan, henüz işletilmemiş kömür, demir, petrol vb
4. Çekince
Lisan : Fransızca réserve
1. isim , isim , isim , isim , Tuvaletlerde kullanılmaya yarayan su deposu
Lisan : Fransızca réservoir
1. isim , isim , isim , isim , Yüksek devlet görevlileri, elçiler vb.nin oturmalarına ayrılan konut
2. Saray konut
Lisan : Fransızca résidence
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alçak, aşağılık
1. Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!
1. Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!
Lisan : Arapça reẕīl
1. isteyerek veya istemeyerek birini çok utanacak güç bir duruma sokmak
1. Sadece rezil etmekle kalmayacağım, hapse de tıktıracağım.
1. Sadece rezil etmekle kalmayacağım, hapse de tıktıracağım.
1. çok utanacak bir duruma gelmek
1. El âleme karşı rezil olmayalım.
1. El âleme karşı rezil olmayalım.
1. toplum içinde ayıplanacak bir duruma düşmek
1. Hasan bu dediğini yapsaydı dört başı mamur bir dayak yiyip âleme rezil rüsva olacaktı.
1. Hasan bu dediğini yapsaydı dört başı mamur bir dayak yiyip âleme rezil rüsva olacaktı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşağılık, alçak bir nitelikte olan
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (rezi'lce) Rezil bir biçimde, rezilcesine