Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
reddiye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir düşünceyi, bir öğretiyi çürütmek için yazılan yazı


Lisan : Arapça reddiyye

reddolunma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Reddolunmak durumu

Örnek:

1. Fahim Bey böyle birçok heyecanlar geçirdiği hâlde işinin reddolunmasından büyük bir sukutuhayale uğrayarak ümidini kaybetmiyor.

1. Fahim Bey böyle birçok heyecanlar geçirdiği hâlde işinin reddolunmasından büyük bir sukutuhayale uğrayarak ümidini kaybetmiyor.


reddolunmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Verilen veya yapılması istenen bir şey kabul edilmemek, geri çevrilmek


Lisan : Arapça redd + Türkçe olunmak

Telaffuz : re'ddolunmak

redevans
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir berat, lisans hakkı veya ticari marka sahibinin bunu devrettiği firmalardan aldığı maddi karşılık


Lisan : Fransızca redevance

redif
Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Şiirde uyaktan sonra tekrarlanan, aynı harflerden oluşan kelime veya ek, yedek

2. tarih , tarih , tarih , tarih , Son dönem Osmanlı ordusunda, askerlik görevini bitirdikten sonra yedeğe ayrılan er


Lisan : Arapça redīf

redingot
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arkası yırtmaçlı, etekleri uzun, çift sıra düğmeli, resmî erkek ceketi

Örnek:

1. Yahya Kemal'in redingotu biraz tozlanmıştı. Şosonları gümüş rengiydi.

1. Yahya Kemal'in redingotu biraz tozlanmıştı. Şosonları gümüş rengiydi.


Lisan : Fransızca redingote

redingotlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Redingot giymiş olan

Örnek:

1. Sarıklı, şalvarlı ne isek fesli, redingotlu veya silindirli, fraklı yine oyuz.

1. Sarıklı, şalvarlı ne isek fesli, redingotlu veya silindirli, fraklı yine oyuz.


redoks
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Bir atom veya molekülden ötekine bir veya daha çok elektronun geçişi olayı


Lisan : İngilizce redox

redresör
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Doğrultmaç


Lisan : Fransızca redresseur

redüksiyon
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , matematik , matematik , isim , isim , kimya , kimya , matematik , matematik , İndirgeme


Lisan : Fransızca reduction

reeksport
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkeden alınan malın başka bir ülkeye satılması


Lisan : İngilizce reexport

reel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçek


Lisan : Fransızca réel

reel kesim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mal ve hizmetlerin, hammadde, ara malı ve üretim faktörleri kullanılarak üretildiği, faktör ve mal piyasalarından oluşan kesim, reel sektör


reel sektör
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Reel kesim


reellik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçeklik


reenkarnasyon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ruh göçü


Lisan : Fransızca réincarnation

reeskont
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Bir bankanın elinde bulundurduğu, vadesi gelmemiş senetlerin bir başka bankaya iskonto ettirmesi


Lisan : Fransızca réescompte

refah
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gönenç

Örnek:

1. Sağlığında borç içinde olmakla beraber müthiş bir refah havası içinde yüzen aile beş parasız kalıyor.

1. Sağlığında borç içinde olmakla beraber müthiş bir refah havası içinde yüzen aile beş parasız kalıyor.


Lisan : Arapça refāh

Telaffuz : refa:hı

Refahiye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erzincan iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : refa:hiye

refahlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gönençli

Örnek:

1. Bu mesut ve refahlı hayat güzel güzel, arızasız geçerken ne kıyametler koptu.

1. Bu mesut ve refahlı hayat güzel güzel, arızasız geçerken ne kıyametler koptu.


refakat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arkadaşlık etme, birlikte bulunma

Örnek:

1. Nice yıllar devam eden bir refakatin hatırası bundan mı ibaretti?

1. Nice yıllar devam eden bir refakatin hatırası bundan mı ibaretti?

2. müzik , müzik , müzik , müzik , Eşlik etme


Lisan : Arapça refāḳat

Telaffuz : refa:kat

refakat etmek
Anlamı:

1. beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek

Örnek:

1. Fahri, Cağaloğlu'na kadar onlara refakat etti.

1. Fahri, Cağaloğlu'na kadar onlara refakat etti.

2. müzik , müzik , müzik , müzik , eşlik etmek

Örnek:

1. Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti.

1. Sabih Hüsnü, kemanla bana refakat etti.


refakatçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hastanelerde hastanın yanında kalan, hastaya yardımcı olan kimse

2. Kılavuz, yol gösterici kimse

Örnek:

1. Suç unsuru sigaranızı tek başınıza tellendirebilir ama artık dilde konuşabilmek için muhakkak bir refakatçiye ihtiyaç duyarsınız.

1. Suç unsuru sigaranızı tek başınıza tellendirebilir ama artık dilde konuşabilmek için muhakkak bir refakatçiye ihtiyaç duyarsınız.


refakatçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Refakatçi olma durumu


referandum
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Halk oylaması


Lisan : Fransızca référendum

Telaffuz : refera'ndum