Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
reaksiyon göstermek
Anlamı:

1. tepkimek

Örnek:

1. Çok ani, hemen hiç düşünmeden reaksiyon gösterdim.

1. Çok ani, hemen hiç düşünmeden reaksiyon gösterdim.


reaktif
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Ayıraç, belirteç


Lisan : Fransızca réactif

reaktör

İlgili Kelimeler:

nükleer reaktör, atom reaktörü

Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Yakıt olarak çevre havayı kullanan ve pervanelerin yardımı olmaksızın doğrudan doğruya tepki ile çalışan, iki ucu açık boru biçiminde itici

2. Bir katalizör yardımıyla kimyasal tepkime yaparak üretim elde edilen endüstri kuruluşu

Örnek:

1. Atom reaktörü.

1. Atom reaktörü.


Lisan : Fransızca réacteur

realist
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçekçi

Örnek:

1. Kukla oyunu realist bir yansıtma değil.

1. Kukla oyunu realist bir yansıtma değil.


Lisan : Fransızca réaliste

realist olmak
Anlamı:

1. gerçekçi olmak

Örnek:

1. Her türlüsünde de faydalarını ve mahzurlarını görecek kadar realist olalım.

1. Her türlüsünde de faydalarını ve mahzurlarını görecek kadar realist olalım.


realistlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekçilik


realite
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçeklik

Örnek:

1. Bir meseleyle karşılaştı mı realiteleri göremez.

1. Bir meseleyle karşılaştı mı realiteleri göremez.


Lisan : Fransızca réalité

realizasyon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekleştirme


Lisan : Fransızca réalisation

realizm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gerçekçilik


Lisan : Fransızca réalisme

reasürans
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İkili sigorta


Lisan : Fransızca réassurance

reaya
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk

2. Tanzimattan önce Osmanlı Devleti'nin Müslüman olmayan uyrukları

Örnek:

1. Buradaki Türkler de tek tük reayayı görmemezliğe gelebiliyorlardı.

1. Buradaki Türkler de tek tük reayayı görmemezliğe gelebiliyorlardı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hristiyan


Lisan : Arapça reʿāyā

Telaffuz : rea:ya:

rebabi
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Rebap çalan kimse

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İnce, duygulu

Örnek:

1. Mesela en rebabi olan bir fazilet ... aşk, değil mi?

1. Mesela en rebabi olan bir fazilet ... aşk, değil mi?


Lisan : Arapça rebābī

Telaffuz : reba:bi:

rebap
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış uzun saplı saz


Lisan : Arapça rebāb

Telaffuz : reba:bı

rebiyülahir
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , küçük mevlit ayı


Lisan : Arapça rebīʿ + āḫir

Telaffuz : rebi:yüla:hir, l ince okunur

rebiyülevvel
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ay takviminin üçüncü ayı, büyük mevlit ayı


Lisan : Arapça rebīʿ + evvel

Telaffuz : rebi:yülevvel

reçel

İlgili Kelimeler:

ayva reçeli, çilek reçeli, erik reçeli, kayısı reçeli, kızılcık reçeli, kiraz reçeli, meyve reçeli, vişne reçeli

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meyvelerin şekerle kaynatılmasıyla hazırlanan tatlı

Örnek:

1. Onlar kahve, süt hatta kışın salep içmeyi, zeytin, peynir, reçel ve ekmek yemeyi tercih ederler.

1. Onlar kahve, süt hatta kışın salep içmeyi, zeytin, peynir, reçel ve ekmek yemeyi tercih ederler.


Lisan : Farsça rīçāl

reçelci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Reçel yapan veya satan kimse


reçelcilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Reçelcinin işi


reçellik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Reçel yapmaya uygun veya reçel yapmak için ayrılmış olan (meyve)


recep
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ay takviminin yedinci ayı, üç ayların birincisi


Lisan : Arapça receb

reçete
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üzerinde doktorun hastası için gerekli gördüğü ilaçlarla, bunların kullanılış biçimleri yazılı olan kâğıt

Örnek:

1. Faydasını gördüğümüz ve faydasını görürsek tekrar etmemizi doktor tavsiye ettiği için reçeteyi yine aldım ele.

1. Faydasını gördüğümüz ve faydasını görürsek tekrar etmemizi doktor tavsiye ettiği için reçeteyi yine aldım ele.

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yemek veya halk tedavisinde kullanılan ilaç tarifesi

Örnek:

1. Hele bir portakal şurubu reçetesini tarif etti...

1. Hele bir portakal şurubu reçetesini tarif etti...


Lisan : İtalyanca ricetta

Telaffuz : reçe'te

reçete gibi
Anlamı:

1. okunaksız (yazı)

2. kesin yargı ve çözüm bildiren

Örnek:

1. Reçete gibi kati ve veciz bir beyit ki dört kelime ile bu derdin devasını söylüyor.

1. Reçete gibi kati ve veciz bir beyit ki dört kelime ile bu derdin devasını söylüyor.


reçete yaptırmak
Anlamı:

1. reçetede yazılı olan ilaçları hazırlatmak veya satın almak

Örnek:

1. Tramvay caddesine çıktı, bir eczaneye girdi, reçete yaptırdı.

1. Tramvay caddesine çıktı, bir eczaneye girdi, reçete yaptırdı.


reçeteli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Reçete karşılığında satılan (ilaç)


reçetesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Reçete aranmaksızın satılan (ilaç)