92406 kayıt bulundu.
1. `her işin karşılığı anında ödenmelidir` anlamında kullanılan bir söz
1. Bundan sonra para peşin kırmızı meşin, mangırınız yoksa semtime uğramayın.
1. Bundan sonra para peşin kırmızı meşin, mangırınız yoksa semtime uğramayın.
1. isim , isim , isim , isim , Para, para niteliğinde olan şey
1. Kimi insan para pul budalası olur, kimisi icat ve keşif meraklısı, bazısı da müzik âşığı.
1. Kimi insan para pul budalası olur, kimisi icat ve keşif meraklısı, bazısı da müzik âşığı.
1. gereğinden çok para harcamak
1. Yıllardır ilk defa hesap kitap yapmadan etrafına para saçıyordu.
1. Yıllardır ilk defa hesap kitap yapmadan etrafına para saçıyordu.
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Dolanımdaki para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesinden ortaya çıkan ve fiyatların toplam yükselişi, paranın değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik parasal süreç, enflasyon
1. zorlayarak veya kandırarak birinden para almak
1. Ben kızımı bilirim, bu tartışmaları bahane ederek Metin'den para sızdıracaktı.
1. Ben kızımı bilirim, bu tartışmaları bahane ederek Metin'den para sızdıracaktı.
1. para kazanıp biriktirmek
1. Açıkhava'da, Maksim'de verdiği temsillerle kısa zamanda ün ve para yaptı.
1. Açıkhava'da, Maksim'de verdiği temsillerle kısa zamanda ün ve para yaptı.
1. gerektiğinde almak üzere bir yere para vermek
2. kazanç elde etmek üzere bir işe para koymak
1. gereksiz olarak çok para harcamak
2. çok para harcatmak
3. görevli bulunduğu yerin imkânlarından yararlanarak para çalmak, rüşvet almak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Alman ordusunda kullanılan tabanca
1. Sol koluma değil, parabelluma pek güvenirim.
1. Sol koluma değil, parabelluma pek güvenirim.
Lisan : Almanca Parabellum
Telaffuz : parabe'llum, l ince okunur
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir düzlemin odak denen sabit bir noktadan ve doğrultman denen sabit bir doğrudan eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri, yarı kübik
Lisan : Fransızca parabole
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Parabol biçiminde olan, parabolle ilgili
Lisan : Fransızca parabolique
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Odağı olmayan, yalnız bir simetri ekseni bulunan ikinci dereceden yüzey
Lisan : Fransızca paraboloïde
Telaffuz : l ince okunur
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Para ile ilgili olarak, para bakımından
1. Paraca cömert davranması yeterdi, kadınların hoşlanması için.
1. Paraca cömert davranması yeterdi, kadınların hoşlanması için.
Telaffuz : para'ca
kara paracılık
1. isim , isim , isim , isim , Paracı olma durumu
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemi çatmasında eğri parça
2. Cumba vb. altına destek olarak konulan eğri ağaç
3. Tek at koşularak çekilen, üzeri kapalı, yanları açık bir araba türü, paraşol
Lisan : İtalyanca bracciolo
1. para harcamak zorunda kalmak
1. Canım ne lüzumu var, paradan çıkıyorsun diye âdeta beni azarlıyor.
1. Canım ne lüzumu var, paradan çıkıyorsun diye âdeta beni azarlıyor.
1. isim , isim , isim , isim , Değerler dizisi
2. Örnek
3. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Dizi
Lisan : Fransızca paradigme
Telaffuz : paradi'gma
1. isim , isim , isim , isim , Aykırı düşünce
1. Başından beri çevremizde bize karşı bir kalabalık, gerçek dışı bir grup olarak kaldık, toplumsal bir paradoks olarak.
1. Başından beri çevremizde bize karşı bir kalabalık, gerçek dışı bir grup olarak kaldık, toplumsal bir paradoks olarak.
2. Çelişki
3. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Düşünceler arasında tartışmaya açık, kesin bir yargı içermeyen karşıtlık
Lisan : Fransızca paradoxe
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aykırı düşünce niteliğinde olan
Lisan : Fransızca paradoxal
Telaffuz : l ince okunur