92406 kayıt bulundu.
1. çok para, özveri, emek gerektirmek
2. kolay elde edilememek
3. zarara, sıkıntıya yol açmak
1. Bir tecrübe geçirmek, sana müthiş pahalıya mal oldu.
1. Bir tecrübe geçirmek, sana müthiş pahalıya mal oldu.
2. Bu gözü peklik, bu aşağılık anlaşma bana pahalıya patlayabilir.
2. Bu gözü peklik, bu aşağılık anlaşma bana pahalıya patlayabilir.
1. karşılığında, uğruna
1. Treni kaçırmak pahasına onu bekledim.
1. Treni kaçırmak pahasına onu bekledim.
Ön Takı : (herhangi bir şey)
1. -i , -i , -i , -i , Bir parçanın keskin kenarını keserek pah durumuna getirmek, keskinliğini gidermek
ak pak, pirüpak, temiz pak, akça pakça
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Temiz
1. Efendiler, bizim çehremiz her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır.
1. Efendiler, bizim çehremiz her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır.
Lisan : Farsça pāk
Telaffuz : pa:k, k ince okunur
paket program, paket taşı, paket tur, yazılım paketi, zam paketi
1. isim , isim , isim , isim , İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne
1. Cebimden sigara paketimi çıkarıp içinden bir tanesini dudaklarıma yerleştiriyorum.
1. Cebimden sigara paketimi çıkarıp içinden bir tanesini dudaklarıma yerleştiriyorum.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kâğıda sarılarak veya bir kutuya konularak satışa hazır duruma getirilmiş, belli bir miktarda olan (yiyecek, ilaç vb.)
1. Bir paket çikolata. Üç paket makarna.
1. Bir paket çikolata. Üç paket makarna.
3. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Dolu(II) (toplu taşım aracı)
Lisan : Fransızca paquet
1. isim , isim , isim , isim , Banda veya filme alınıp gerektiğinde radyo ve televizyonda yayımlanmak üzere hazırlanmış program
1. isim , isim , isim , isim , Bir veya birden fazla yere yönelik olarak düzenlenen ve ulaşım, konaklama vb. gereksinimleri kapsayan tur
1. -i , -i , -i , -i , Bir veya birkaç şeyi kâğıda sararak, kutuya koyarak bağlamak
1. Öteberi paketlemiştim, annem paketime şüpheyle baktı.
1. Öteberi paketlemiştim, annem paketime şüpheyle baktı.
2. Yakalamak, ele geçirmek, derdest etmek
3. argo , argo , argo , argo , Birini baştan savmak, atlatmak
1. -i , -i , -i , -i , Paketleme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Paketlemeye gücü yetmek
3. Paketleme becerisi bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Pakistan halkından veya bu halkın soyundan olan kimse
Özel: Evet