Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
paçasından tutup atmak
Anlamı:

1. hakaretle kovmak


paçasını çekecek (veya toplayacak) hâli olmamak
Anlamı:

1. güçsüz, beceriksiz olmak


paçasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Paçası olmayan

2. İçinde paça bulunmayan


paçavra

İlgili Kelimeler:

paçavra hastalığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskimiş bez veya kumaş parçası, çaput

Örnek:

1. Gemiden, sırtında çıkını ve üzerinde paçavralarla kör ve sağır bir adam indi.

1. Gemiden, sırtında çıkını ve üzerinde paçavralarla kör ve sağır bir adam indi.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değersiz ve iğrenç şey veya kimse


Lisan : Rumca

Telaffuz : paça'vra

paçavra gibi
Anlamı:

1. değersiz (kimse veya şey)


paçavra hastalığı
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Grip


paçavracı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Paçavra toplayıp satan kimse


paçavracılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Paçavracının işi


paçavralaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Paçavralaşmak işi


paçavralaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Paçavra durumuna girmek


paçavrasını çıkarmak
Anlamı:

1. paçavraya çevirmek


paçavraya çevirmek
Anlamı:

1. çok hırpalamak, dağınık, bozuk veya berbat bir duruma getirmek


paçayı kaptırmak
Anlamı:

1. yakalanmak, ele geçirilmek

2. karıştığı ancak sonradan ayrılmak istediği bir işten kendini kurtaramamak

3. etki altında kalarak dilediği gibi davranamamak


paçayı kurtarmak (veya sıyırmak)
Anlamı:

1. kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak

Örnek:

1. Varımızı yoğumuzu teknenin oturmamış tarafına aktararak paçayı kurtardık.

1. Varımızı yoğumuzu teknenin oturmamış tarafına aktararak paçayı kurtardık.

2. Bu kadar çapraşık işlerin üstesinden gelip paçayı sıyırdığından haklı olarak gurur duyuyordu.

2. Bu kadar çapraşık işlerin üstesinden gelip paçayı sıyırdığından haklı olarak gurur duyuyordu.


pacemaker
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , 343 irkilteç


Lisan : İngilizce pacemaker

paçoz
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kefal türünden bir balık (Mugil cephalus)

2. argo , argo , argo , argo , Hayat kadını

Örnek:

1. Onların aftosuna hanımefendi derler, bizim paçozumuzun adı ya alüftedir ya şıllık.

1. Onların aftosuna hanımefendi derler, bizim paçozumuzun adı ya alüftedir ya şıllık.

3. argo , argo , argo , argo , Uyumsuz, özensiz giyinmiş kimse


Lisan : Rumca

padalya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öldürüldükten sonra süs amacıyla içi doldurulmuş hayvan


Telaffuz : pada'lya

padişah

İlgili Kelimeler:

padişah divanı

Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde devlet başkanına verilen unvan, hükümdar, sultan


Lisan : Farsça pādşāh

Telaffuz : pa:dişa:hı

padişah divanı
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlılarda padişah, sadrazam ve bazı yüksek rütbeli devlet görevlilerinin oluşturduğu meclis ve meclisin çalıştığı yer, Divanıhümayun


padişahi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Padişah ile ilgili, padişaha ait


Lisan : Farsça pādşāh + Arapça -ī

Telaffuz : pa:dişa:hi:

padişahlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Padişah olma durumu, hükümdarlık, sultanlık

2. Padişahın görevi

3. Padişahın yönetimi

4. Padişahın saltanat dönemi

5. Padişah tarafından yönetilen ülke


padok
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hipodromda yarış atlarının yedekte gezdirildikleri yer

2. Otomobil yarışlarında takımlara ait hazırlanma ve dinlenme yeri


Lisan : Fransızca paddock

pafta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir bölgenin kadastro durumunu gösteren değişik malzemeler üzerine yapılmış parselleme çizgilerinin bütünü

Örnek:

1. Kayınbabası, paftanın üstüne eğilmişti o yağmurlu öğle sonrasında.

1. Kayınbabası, paftanın üstüne eğilmişti o yağmurlu öğle sonrasında.

2. Yivaçar

3. Süs için at takımlarına veya başka yerlere takılan metal pul veya çakılan iri başlı çivi

4. Büyük benek, leke


Lisan : Farsça bāfte

Telaffuz : pa'fta

paftalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Paftası olan

Örnek:

1. Bunlar genellikle taçlı, kenarları billur paftalı büyük aynalardır.

1. Bunlar genellikle taçlı, kenarları billur paftalı büyük aynalardır.


paftasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Paftası olmayan