92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yurdumuzun batı bölgesinde yetişen, 5-10 metre yüksekliğinde, kışın yapraklarını döken bir tür meşe (Quercus vallonea)
1. -i , -i , -i , -i , Deriyi, sepilemek için palamut doldurulmuş çukura yatırmak
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kayıngiller
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir tür eyer
Lisan : Farsça pālān
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Çeşmenin musluk taşı
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Taşlık yokuş
Telaffuz : pala'ndöken
1. isim , isim , isim , isim , Erzurum iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : pala'ndöken
adi palanga
1. isim , isim , isim , isim , Bir halatla makaralardan oluşturulan, ağır cisimleri kaldırmaya, sağa sola döndürmeye yarayan düzenek
Lisan : İtalyanca palanco
Telaffuz : pala'nga
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Ağaç ve toprakla yapılmış, hendekle çevrilmiş küçük hisar
1. Hasan Paşa palankası civarındaki hanlara geldiklerinde eşkıya hücumuna uğradılar.
1. Hasan Paşa palankası civarındaki hanlara geldiklerinde eşkıya hücumuna uğradılar.
Lisan : Sırpça
Telaffuz : pala'nka
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Keçi kılından dokunmuş kaba kilim, yaygı
Lisan : Farsça pelās
1. isim , isim , isim , isim , Lüks otel
1. Tanınmaz, anonim bir insan olmanın zevkine vardığımız oteller, palaslar yoktu.
1. Tanınmaz, anonim bir insan olmanın zevkine vardığımız oteller, palaslar yoktu.
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Gösterişli yapı, saray
3. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Kolay, rahat
1. Yarınki derslerin hepsi palas.
1. Yarınki derslerin hepsi palas.
4. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Kolaylık gösteren, hoşa giden (nesne, kimse, yer)
Lisan : Fransızca palace
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gereği gibi derlenip toparlanmaya veya hazırlanmaya vakit bulamadan
1. Palas pandıras evden fırlayıp bir de üstüne o kadar taksi parası bayıldığına bin pişmandı.
1. Palas pandıras evden fırlayıp bir de üstüne o kadar taksi parası bayıldığına bin pişmandı.
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Askerlerin bellerine bağladıkları veya göğüslerine çaprazlama taktıkları, üzerinde fişek, kasatura vb. koymak için yerleri bulunan, genellikle köseleden yapılmış kayış
Lisan : Macarca balaksa
Telaffuz : pala'ska
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Pasaklı, yırtık giysi
1. Sarhoş sesi, ızgaralı ocağın yakınında duvara sırtını vermiş, palaspareler içinde bir adama hitap ediyordu.
1. Sarhoş sesi, ızgaralı ocağın yakınında duvara sırtını vermiş, palaspareler içinde bir adama hitap ediyordu.
Lisan : Farsça pelās + pāre
Telaffuz : pala'spa:re
1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Herhangi bir konuda gerçeğe aykırı, uydurma söz veya haber, balon, martaval
1. Delikanlı, imparatorluk sözünün bir palavra olmadığını artık yavaş yavaş anlıyordu.
1. Delikanlı, imparatorluk sözünün bir palavra olmadığını artık yavaş yavaş anlıyordu.
2. argo , argo , argo , argo , Uzun ve boş konuşma
3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Genellikle posta vapurlarında üst güvertenin altındaki güverte
Lisan : İspanyolca palabra
Telaffuz : pala'vra
1. argo , argo , argo , argo , abartarak konuşmak, başarılardan abartarak söz etmek
1. Yalana yakın palavralar savurmaktan kendini alamayan Ragıp Bey, bu sefer tamamıyla masumdu.
1. Yalana yakın palavralar savurmaktan kendini alamayan Ragıp Bey, bu sefer tamamıyla masumdu.
2. uydurma, asılsız bir söz veya haberi gerçekmiş gibi ortaya atmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uydurma söz veya haber ortaya atan, yaptığı işleri abartan, bu davranışları huy edinmiş olan (kimse), tıraşçı, uydurmacı, baloncu, martavalcı
1. Haklısınız efendim, doktor gerçekten de palavracının birisi galiba.
1. Haklısınız efendim, doktor gerçekten de palavracının birisi galiba.
kuşpalazı
1. isim , isim , isim , isim , Kaz, ördek, güvercin vb. bazı kuş yavrularının civcivlikten sonraki durumu
1. Sarı yaylam bu yıl da seni yaylayamadım / Ala kar iken palazların avlayamadım
1. Sarı yaylam bu yıl da seni yaylayamadım / Ala kar iken palazların avlayamadım
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kuş yavrusu irileşip semirmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Küçük çocuk gelişmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Varlığı artmak, zenginlemek