Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ortakçılık etmek
Anlamı:

1. ortakçı olmak

Örnek:

1. Öküzlerle kocasız iki kadının tarlasını yıllarca sürmüş, ortakçılık etmiş, ninesini, kardeşini beslemiş hatta kız kardeşini ere vermişti.

1. Öküzlerle kocasız iki kadının tarlasını yıllarca sürmüş, ortakçılık etmiş, ninesini, kardeşini beslemiş hatta kız kardeşini ere vermişti.


ortaklaşa
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ortak olarak, el birliğiyle, müştereken, kolektif

Örnek:

1. Aramızda ortaklaşa bir suçluluk bağı kurulmuş gibi çevreme bakamıyordum.

1. Aramızda ortaklaşa bir suçluluk bağı kurulmuş gibi çevreme bakamıyordum.

2. isim , isim , isim , isim , Ortak iş

Örnek:

1. İkisi de onun adına bu cendereye girdiklerini söylüyorlarmış, başkaca bir ortaklaşaları da yokmuş.

1. İkisi de onun adına bu cendereye girdiklerini söylüyorlarmış, başkaca bir ortaklaşaları da yokmuş.


ortaklaşacı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , Ortaklaşacılık yanlısı olan, kolektivist


ortaklaşacılık
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Üretim araçlarından kişisel sahipliği kaldırıp ortak kullanmayı ve toplum içinde her türlü harekette ortak davranışı savunan öğreti, kolektivizm


ortaklaşalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , El birliği etme durumu


ortaklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortaklaşmak işi, kolektifleşme


ortaklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ortak olarak davranmak, ortak olmak, kolektifleşmek


ortaklaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortaklaştırmak işi, kolektifleştirme


ortaklaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ortak duruma getirmek, kolektifleştirmek


ortaklık

İlgili Kelimeler:

ortaklık senedi, ortaklık sözleşmesi, ana ortaklık, anonim ortaklık, kolektif ortaklık, komandit ortaklık, limitet ortaklık, sınırlı ortaklık, dolaşım ortaklığı, gelir ortaklığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortak olma durumu, iştirak, müşareket, şeriklik

Örnek:

1. Dil birliği, anlaşamamak yüzünden doğabilecek ayrılıkların karşılıklı düşmanlıkları giderebileceği bir ortaklık tabanıdır.

1. Dil birliği, anlaşamamak yüzünden doğabilecek ayrılıkların karşılıklı düşmanlıkları giderebileceği bir ortaklık tabanıdır.

2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , İki veya daha çok kimsenin iş yaparak kazanç elde etmek için birleşmeleri, şirket


ortaklık etmek
Anlamı:

1. ortak olma durumuna gelmek

Örnek:

1. İkisi de kendisine yardım ve ortaklık etmek istiyor.

1. İkisi de kendisine yardım ve ortaklık etmek istiyor.


ortaklık kurmak
Anlamı:

1. şirket, kumpanya açmak veya çalıştırmak

Örnek:

1. Eğer bugün hepimiz bu işe karar verir ve bir ortaklık kurarsak bu gazete çıkar.

1. Eğer bugün hepimiz bu işe karar verir ve bir ortaklık kurarsak bu gazete çıkar.


ortaklık senedi
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Anonim şirketlerde veya kooperatiflerde her ortağın üyelik haklarını gösteren ada yazılı senet


ortaklık sözleşmesi
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Ortak ticari kuruluşların oluşumunda ortaklık şartlarını içeren belge


Ortaköy
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksaray iline bağlı ilçelerden biri

2. Çorum iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : orta'köy

ortakyaşar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , Ortak yaşama durumunda bulunan (canlı)


Telaffuz : orta'kyaşar

ortakyaşarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortakyaşar olma durumu


ortalama

İlgili Kelimeler:

yıllık ortalama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortalamak işi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İki veya ikiden fazla sayının toplamının toplanan sayıların adedine bölünmesiyle elde edilen (sayı), vasati, averaj

Örnek:

1. Ortalama bir hesapla doksan yıllık bir ev demektir.

1. Ortalama bir hesapla doksan yıllık bir ev demektir.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Yaklaşık olarak

4. zarf , zarf , zarf , zarf , (o'rtalama) Orta yerinden

Örnek:

1. Baltayı ortalama vurdu. Ağacı ortalama kesti.

1. Baltayı ortalama vurdu. Ağacı ortalama kesti.


ortalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ortasını bulmak, ortasına varmak

Örnek:

1. İşi ortaladık.

1. İşi ortaladık.

2. spor , spor , spor , spor , Futbolda topu kale ağzındaki arkadaşlarına havadan göndermek

Örnek:

1. Sol açık topu güzel ortaladı.

1. Sol açık topu güzel ortaladı.


ortalamasına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ortalayarak


ortalatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortalatmak işi


ortalatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ortalama işini yaptırmak


ortalayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ortalayabilmek işi


ortalayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ortalama ihtimali veya imkânı bulunmak


ortalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ortası olan

Örnek:

1. Beş ortalı defter.

1. Beş ortalı defter.