Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
orta sıklet
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Orta ağırlık


orta tedrisat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ortaöğretim


orta terim
Anlamı:

1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , İki öncülü içine alan terim


orta uç

İlgili Kelimeler:

orta uç oyuncusu

Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Orta bölgenin en ilerisi


orta uç oyuncusu
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Futbolda ileri uçta, hücum hattının ortasında oynayan oyuncu, santrfor


orta yaşlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ne genç ne de yaşlı olan

Örnek:

1. Onu en evvel çocuk, sonra genç, sonra orta yaşlı gözlerimle görmüştüm.

1. Onu en evvel çocuk, sonra genç, sonra orta yaşlı gözlerimle görmüştüm.


orta yaşlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta yaşlı olma durumu


orta yaylak
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Devamlı oturulan ve normal tahıl tarımı yapılan bölge sınırının üstündeki, genellikle deniz seviyesinden 1200-1600 metre yükseklikteki yaylak


orta yol
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çözüme açık, herkes tarafından kabul edilebilir olan davranış ve tutum

Örnek:

1. Değerlerimizden kopmadan, şanlı geçmişimizi yadsımadan bir orta yol aramalıyız.

1. Değerlerimizden kopmadan, şanlı geçmişimizi yadsımadan bir orta yol aramalıyız.


orta yolcu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta yolu seçen, orta yoldan yana olan kimse

Örnek:

1. Hacı Reşit'in dükkânında post kuran orta yolcular arasında Muallim Naci başı çeker.

1. Hacı Reşit'in dükkânında post kuran orta yolcular arasında Muallim Naci başı çeker.


orta yolculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta yolcu olma durumu


orta yuvar
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Yer hava yuvarında kat yuvarının üzerinde, sıcaklığın azaldığı yaklaşık 60-80 kilometre arasındaki katman, mezosfer


orta yuvarlak
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Futbol, basketbol vb. oyunların sahasında ortada bulunan ve başlama vuruşu veya atışının yapıldığı noktanın merkez olduğu alan, santra, santra yuvarlağı


ortaç

İlgili Kelimeler:

durum ortacı

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Sıfat-fiil


Ortaca
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muğla iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : orta'ca

ortada
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , spor , spor , sıfat , sıfat , spor , spor , Sonucu belli olmayan (karşılaşma)

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Topluluk içinde, arasında

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Görünür yerde, göz önünde

Örnek:

1. Moralinin, inadının, zaman zaman da aşırı ataklığının nedeni ortadadır.

1. Moralinin, inadının, zaman zaman da aşırı ataklığının nedeni ortadadır.


ortada bırakmak
Anlamı:

1. birini çok güç bir durumdayken terk etmek


ortada fol yok yumurta yok
Anlamı:

1. fol yok yumurta yok


ortada kalmak
Anlamı:

1. yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak

2. güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak

Örnek:

1. Bu plana göre kadın o sırada oyuncuyu da bırakmış olduğu için ortada kalacak.

1. Bu plana göre kadın o sırada oyuncuyu da bırakmış olduğu için ortada kalacak.

3. bir şeyi hiç kimse üzerine almamak


ortada olmak
Anlamı:

1. Bir iş yapması gereken kişi belli olmamak


Ön Takı : (iş)

ortadan kaldırmak
Anlamı:

1. saklamak

2. yok etmek

Örnek:

1. Takıntılarını ortadan kaldırmaya çalışma. Çünkü bu mümkün değildir.

1. Takıntılarını ortadan kaldırmaya çalışma. Çünkü bu mümkün değildir.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , öldürmek

Örnek:

1. Mithat Paşa ve emsalini ortadan kaldırmak için ...

1. Mithat Paşa ve emsalini ortadan kaldırmak için ...


ortadan kalkmak
Anlamı:

1. yok olmak

Örnek:

1. Herhangi bir taşralı kızın artık saklı kalma olasılığı ortadan kalkmış oluyordu.

1. Herhangi bir taşralı kızın artık saklı kalma olasılığı ortadan kalkmış oluyordu.


ortadan kaybolmak
Anlamı:

1. saklanmak, bulunmaz olmak

2. nereye gittiği bilinmemek, kimseye sezdirmeden gitmek

Örnek:

1. Nihayet hakikaten de bir gün söylediği gibi büsbütün ortadan kayboldu.

1. Nihayet hakikaten de bir gün söylediği gibi büsbütün ortadan kayboldu.

3. yok edilmek, kullanılmamak

Örnek:

1. Eski, büyük teşrifat kayıkları ortadan kalkmışsa da yine iki, üç çifte kayıklara rast gelinirdi.

1. Eski, büyük teşrifat kayıkları ortadan kalkmışsa da yine iki, üç çifte kayıklara rast gelinirdi.

4. öldürülmek


Ön Takı : (biri veya bir şey)

ortadan sır olmak
Anlamı:

1. kaybolmak, arkada iz bırakmadan gitmek

Örnek:

1. Böylelerinin kirayı biriktirdikten sonra bir para vermeden ortadan sır olanları çoktur.

1. Böylelerinin kirayı biriktirdikten sonra bir para vermeden ortadan sır olanları çoktur.


ortadan söylemek
Anlamı:

1. herkesin içinde, belli bir kimseyi amaçlamadan konuşmak