Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ormanlık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ormanı çok olan, ormanla kaplı veya orman gibi olan (yer)


ormansız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ormanı olmayan


ormansızlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ormansızlaşmak durumu


ormansızlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çeşitli sebeplerle ormanını yitirmek, ormansız kalmak,


örme

İlgili Kelimeler:

örme kepenek

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örmek işi

Örnek:

1. Kale kapısından yalnız birini açık bırakarak bakilerini örmeye başlamışlardı.

1. Kale kapısından yalnız birini açık bırakarak bakilerini örmeye başlamışlardı.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Örülerek yapılan

Örnek:

1. Üstüne açık kahverengi yün örme bir ceket giymişti.

1. Üstüne açık kahverengi yün örme bir ceket giymişti.


örme kepenek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dükkânların ön cephesine çekilen çubuk demirle yapılmış korumalık


örmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak veya geçirerek işlemek veya tezgâhta dokumak

Örnek:

1. Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o!

1. Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o!

2. Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak

Örnek:

1. Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm.

1. Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm.

3. Saç, yele vb. şeylerin tellerini birkaç bölüme ayırıp birbirine geçirmek yolu ile dağınıklıktan kurtarmak

Örnek:

1. Kız saçlarını örmüş.

1. Kız saçlarını örmüş.

4. Duvar yapmak veya onarmak

Örnek:

1. Bu duvarı iki günde ördüler.

1. Bu duvarı iki günde ördüler.

5. Estetik kaygıyla, duygulu biçimde bir güzelliği ortaya koymak

Örnek:

1. Bu yeni zevke göre şiir ve nesir örenler yok.

1. Bu yeni zevke göre şiir ve nesir örenler yok.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak

Örnek:

1. Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz.

1. Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz.


örmeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Örülerek yapılmış

Örnek:

1. Valde Paşa'nın üç çifte kayığındaki gümüş kafes örmeli ve kenarları balık şeklinde yine gümüş saçaklı ihramı meşhurdu.

1. Valde Paşa'nın üç çifte kayığındaki gümüş kafes örmeli ve kenarları balık şeklinde yine gümüş saçaklı ihramı meşhurdu.


ornatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ornatmak işi, ikame etme

2. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Bir türün yerine onun değişik bir biçiminin geçmesi

3. kimya , kimya , kimya , kimya , Molekülün geri kalan bölümünde değişikliğe yol açmadan bir atom veya bir kök yerine bir başka atom veya kökün geçmesi

4. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir cebirsel ifadenin yerine bir başkasını koyma işlemi


ornatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak, ikame etmek


örneğin
Anlamı:

1. edat , edat , edat , edat , Söz gelişi


Telaffuz : ö'rneğin

örneğini almak
Anlamı:

1. biçimini çizmek


Ön Takı : (bir şeyin)

örneğini çıkarmak
Anlamı:

1. benzerini yapmak veya çizmek


Ön Takı : (bir şeyin)

örnek

İlgili Kelimeler:

bir örnek, ilk örnek, kök örnek, tek örnek, şal örneği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model

Örnek:

1. Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır.

1. Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır.

2. İncelemek veya denemek üzere insan ve hayvan vücudunun, bitkinin veya nesnenin herhangi bir yerinden alınan doku parçası, numune

Örnek:

1. Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi.

1. Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi.

3. Bir şeyin benzeri, tıpkısı, kopyası, misil

Örnek:

1. Bu yapının bir örneği daha yoktur.

1. Bu yapının bir örneği daha yoktur.

4. Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılan davranış, misal

5. Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey, model, paradigma

Örnek:

1. Onların özü sözü birdir. Hayatları bizim için örnektir.

1. Onların özü sözü birdir. Hayatları bizim için örnektir.

6. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , En iyi biçimde olan

Örnek:

1. İşte örnek bir kadın! Her şeyi biliyor ama horozlanmıyor!..

1. İşte örnek bir kadın! Her şeyi biliyor ama horozlanmıyor!..


örnek almak
Anlamı:

1. bir kimseye huy ve davranışta uymak, birini ölçü olarak benimsemek

Örnek:

1. Atatürk sarı bıyıklarını kestiğinden bu yana devlet adamlarının çoğu onu örnek aldılar.

1. Atatürk sarı bıyıklarını kestiğinden bu yana devlet adamlarının çoğu onu örnek aldılar.

2. bir şeyden kendisi için ders çıkarmak

3. incelemek üzere insan ve hayvan vücudunun veya bitkinin herhangi bir yerinden doku parçası almak


örnek olmak
Anlamı:

1. davranışlarıyla başkasını heveslendirmek

2. davranış yönünden başkasının kendisine benzemesi yolunda etkili olmak

Örnek:

1. Ne örnek olmaya değerim ne de gülünç olmaktan zevk alırım.

1. Ne örnek olmaya değerim ne de gülünç olmaktan zevk alırım.


örnek oluşturmak
Anlamı:

1. benzerini sunmak


örnek vermek
Anlamı:

1. bir konuyu daha ayrıntılı bir biçimde anlatabilmek için örneklendirmek

Örnek:

1. Son olarak bir başka yazarın kaleminden, tiyatronun önemi, en etkili eğitim aracı olduğu görüşüne bir örnek verelim.

1. Son olarak bir başka yazarın kaleminden, tiyatronun önemi, en etkili eğitim aracı olduğu görüşüne bir örnek verelim.


örneklem
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Bir araştırmada bütünü anlamak için bütünden seçilen araştırma tekniklerinin uygulanacağı grup


örnekleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örneklemek işi


örneklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Örnek vermek


örneklendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örneklendirmek işi


örneklendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Örneklerle göstermek, örneklerle açıklamak


örneklenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örneklenmek işi


örneklenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Örnek verilmek