Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
oransız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kendinde oran bulunmayan, nispetsiz


oransızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oransız olma durumu, nispetsizlik


orantı

İlgili Kelimeler:

doğru orantı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi oluşturan parçaların kendi aralarında ve parçalarla bütün arasında bulunan uygunluk, oran, orantı, tenasüp

2. matematik , matematik , matematik , matematik , Birincinin ikinciye oranı, üçüncünün dördüncüye oranına eşit olan dört terim arasındaki bağıntı, orta


orantılama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orantılamak işi veya durumu


orantılamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Orantılı olarak düşünmek veya değerlendirmek


orantılanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orantılanmak işi veya durumu


orantılanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Orantılı olarak düşünülmek


orantılı

İlgili Kelimeler:

doğru orantılı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aralarında orantı bulunan, mütenasip

Örnek:

1. Üstelik kişilikleri, liderlik nitelikleri, güçleri ve güzellikleriyle de orantılı değildir.

1. Üstelik kişilikleri, liderlik nitelikleri, güçleri ve güzellikleriyle de orantılı değildir.

2. Bir orantıyla ilgili olan

Örnek:

1. Gazetecilik de spor da o kitlelerin genel seviyesiyle doğrudan orantılıdır.

1. Gazetecilik de spor da o kitlelerin genel seviyesiyle doğrudan orantılıdır.

3. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir niceliğin iki, üç, ... kez çoğalması veya azalması, başka bir niceliğin o nispette çoğalmasını veya azalmasını gerekli kılarsa `bu iki nicelik birbiriyle orantılıdır` denir


orantılılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orantılı olma durumu


orantısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Orantısı olmayan


orantısızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orantısız olma durumu

Örnek:

1. Sadece vücudu değil, vücudu ile kafası arasındaki orantısızlık da büyüyordu gün geçtikçe.

1. Sadece vücudu değil, vücudu ile kafası arasındaki orantısızlık da büyüyordu gün geçtikçe.


orası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , O yer, ora

Örnek:

1. Odam orası, dedi, sağ tarafa düşen kapı.

1. Odam orası, dedi, sağ tarafa düşen kapı.

2. O yönü

Örnek:

1. İşin orası önemli değil.

1. İşin orası önemli değil.


Telaffuz : o'rası

orası senin, burası benim dolaşmak (veya gezmek)
Anlamı:

1. durmadan gezip dolaşmak


orasına burasına
Anlamı:

1. dağınık olarak, gelişigüzel bir biçimde


oratoryo
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun ögesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik eseri

Örnek:

1. Yunus Emre oratoryosu.

1. Yunus Emre oratoryosu.


Lisan : Fransızca oratorio

Telaffuz : orato'ryo

oraya
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , O yere, o yöne

Örnek:

1. Çarşamba günleri okulla sinemaya gidilirdi. Oraya çocuğu götürürdüm.

1. Çarşamba günleri okulla sinemaya gidilirdi. Oraya çocuğu götürürdüm.


orcik
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Şekerle kaplanmış ceviz içi


örcin
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İp merdiven


ördek

İlgili Kelimeler:

ördek balığı, ördekbaşı, ördekgagası, ördek yürüyüşü, bozördek, deniz ördeği, Pekin ördeği, yaban ördeği

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Perde ayaklılardan, evcil ve yabani türleri bulunan su kuşu, badi, badik (Anas)

Örnek:

1. Üç ördek onları görünce paytak paytak kaçıştılar.

1. Üç ördek onları görünce paytak paytak kaçıştılar.

2. Yataktan kalkamayacak durumdaki erkek hastaların içine idrarlarını yaptıkları kap, lazımlık, oturak

3. argo , argo , argo , argo , Otobüs ve minibüs sürücülerinin yollardan aldıkları biletsiz yolcular için kullandıkları bir söz

Örnek:

1. Aybaşında maaşını tirink aldığından başka, gidip gelirken yolda ördek de düşüyordu.

1. Aybaşında maaşını tirink aldığından başka, gidip gelirken yolda ördek de düşüyordu.

4. argo , argo , argo , argo , Hile ile para sızdırılacak kimse, enayi


ördek balığı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Lapinagillerden, Akdeniz ve Avrupa kıyılarında yaşayan, 25-35 santimetre uzunluğunda, çeşitli renkleri olan bir balık (Labrus mixtus)


ördek yürüyüşü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ördek gibi badi badi yürüme


ördekbaşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeşille lacivert arası renk

Örnek:

1. Ela değil, yeşil! Ördekbaşı gibi.

1. Ela değil, yeşil! Ördekbaşı gibi.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


Telaffuz : örde'kbaşı

ördekgagası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Açık turuncu renk

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


Telaffuz : örde'kgagası

ördekgiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kısa bacaklı, perde ayaklı, süzgeç gagalı su kuşları familyası


ordinaryüs
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Türk üniversitelerinde 1960 öncesinde, en az beş yıl profesörlük yapmış, bilimsel çalışmalarıyla kendini tanıtmış öğretim üyeleri arasından seçilerek bir kürsünün yönetimiyle görevlendirilen kimselere verilen unvan


Lisan : Almanca Ordinarius

Telaffuz : ordina'ryüs