92406 kayıt bulundu.
doğru orantı
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi oluşturan parçaların kendi aralarında ve parçalarla bütün arasında bulunan uygunluk, oran, orantı, tenasüp
2. matematik , matematik , matematik , matematik , Birincinin ikinciye oranı, üçüncünün dördüncüye oranına eşit olan dört terim arasındaki bağıntı, orta
doğru orantılı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aralarında orantı bulunan, mütenasip
1. Üstelik kişilikleri, liderlik nitelikleri, güçleri ve güzellikleriyle de orantılı değildir.
1. Üstelik kişilikleri, liderlik nitelikleri, güçleri ve güzellikleriyle de orantılı değildir.
2. Bir orantıyla ilgili olan
1. Gazetecilik de spor da o kitlelerin genel seviyesiyle doğrudan orantılıdır.
1. Gazetecilik de spor da o kitlelerin genel seviyesiyle doğrudan orantılıdır.
3. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir niceliğin iki, üç, ... kez çoğalması veya azalması, başka bir niceliğin o nispette çoğalmasını veya azalmasını gerekli kılarsa `bu iki nicelik birbiriyle orantılıdır` denir
1. isim , isim , isim , isim , Orantısız olma durumu
1. Sadece vücudu değil, vücudu ile kafası arasındaki orantısızlık da büyüyordu gün geçtikçe.
1. Sadece vücudu değil, vücudu ile kafası arasındaki orantısızlık da büyüyordu gün geçtikçe.
1. isim , isim , isim , isim , O yer, ora
1. Odam orası, dedi, sağ tarafa düşen kapı.
1. Odam orası, dedi, sağ tarafa düşen kapı.
2. O yönü
1. İşin orası önemli değil.
1. İşin orası önemli değil.
Telaffuz : o'rası
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun ögesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik eseri
1. Yunus Emre oratoryosu.
1. Yunus Emre oratoryosu.
Lisan : Fransızca oratorio
Telaffuz : orato'ryo
1. zarf , zarf , zarf , zarf , O yere, o yöne
1. Çarşamba günleri okulla sinemaya gidilirdi. Oraya çocuğu götürürdüm.
1. Çarşamba günleri okulla sinemaya gidilirdi. Oraya çocuğu götürürdüm.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Şekerle kaplanmış ceviz içi
ördek balığı, ördekbaşı, ördekgagası, ördek yürüyüşü, bozördek, deniz ördeği, Pekin ördeği, yaban ördeği
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Perde ayaklılardan, evcil ve yabani türleri bulunan su kuşu, badi, badik (Anas)
1. Üç ördek onları görünce paytak paytak kaçıştılar.
1. Üç ördek onları görünce paytak paytak kaçıştılar.
2. Yataktan kalkamayacak durumdaki erkek hastaların içine idrarlarını yaptıkları kap, lazımlık, oturak
3. argo , argo , argo , argo , Otobüs ve minibüs sürücülerinin yollardan aldıkları biletsiz yolcular için kullandıkları bir söz
1. Aybaşında maaşını tirink aldığından başka, gidip gelirken yolda ördek de düşüyordu.
1. Aybaşında maaşını tirink aldığından başka, gidip gelirken yolda ördek de düşüyordu.
4. argo , argo , argo , argo , Hile ile para sızdırılacak kimse, enayi
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Lapinagillerden, Akdeniz ve Avrupa kıyılarında yaşayan, 25-35 santimetre uzunluğunda, çeşitli renkleri olan bir balık (Labrus mixtus)
1. isim , isim , isim , isim , Yeşille lacivert arası renk
1. Ela değil, yeşil! Ördekbaşı gibi.
1. Ela değil, yeşil! Ördekbaşı gibi.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
Telaffuz : örde'kbaşı
1. isim , isim , isim , isim , Açık turuncu renk
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
Telaffuz : örde'kgagası
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kısa bacaklı, perde ayaklı, süzgeç gagalı su kuşları familyası
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Türk üniversitelerinde 1960 öncesinde, en az beş yıl profesörlük yapmış, bilimsel çalışmalarıyla kendini tanıtmış öğretim üyeleri arasından seçilerek bir kürsünün yönetimiyle görevlendirilen kimselere verilen unvan
Lisan : Almanca Ordinarius
Telaffuz : ordina'ryüs