92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Temmuz
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Ağustos böceği
1. isim , isim , isim , isim , Orakla ekin, ot vb. biçme
1. Komşu kadınlardan birkaçı orak işinde bize yardıma gelmişlerdi.
1. Komşu kadınlardan birkaçı orak işinde bize yardıma gelmişlerdi.
1. isim , isim , isim , isim , Ücret karşılığı ekin biçen kimse
1. Orakçılar gizliden gizliye bu türküyü mırıldanarak saplara tırpan sallıyorlardı.
1. Orakçılar gizliden gizliye bu türküyü mırıldanarak saplara tırpan sallıyorlardı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Orak biçimini almak
1. Birdenbire başını şöyle bir çevirdi ve bir kaldırdı o şakağa doğru oraklaşan kaşını.
1. Birdenbire başını şöyle bir çevirdi ve bir kaldırdı o şakağa doğru oraklaşan kaşını.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ağızcıl
2. Sözlü
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Ağız yoluyla
4. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Söze dayanan
Lisan : Fransızca oral
Telaffuz : l ince okunur
1. işi sezmemiş gibi davranmak, anlamazlıktan gelmek
1. Fakat o hiç oralarda değildi.
1. Fakat o hiç oralarda değildi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , O yerden olan
1. Oralı mıdır, değil midir, beni zerre kadar ilgilendirmez.
1. Oralı mıdır, değil midir, beni zerre kadar ilgilendirmez.
Telaffuz : o'ralı
1. önemsememek, umursamamak, aldırmamak, ilgilenmemek
1. O hiç oralı olmaz ve bütün bezirgânlar gibi hâlinden yakınır.
1. O hiç oralı olmaz ve bütün bezirgânlar gibi hâlinden yakınır.
1. isim , isim , isim , isim , Oralı olma durumu
1. Gözlerinde bir uzaklık, bir oralılık hâli sezerdim.
1. Gözlerinde bir uzaklık, bir oralılık hâli sezerdim.
1. isim , isim , isim , isim , Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yüksek rütbeli amiral
Lisan : Türkçe or + Fransızca amiral
Telaffuz : o'ramiral
oran dışı, benzeşim oranı, doğum oranı, faiz oranı, ölüm oranı, vergi oranı
1. isim , isim , isim , isim , Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet, rasyo
1. Yerli oyunların çeviri oyunlara oranı değişti ve yükseldi.
1. Yerli oyunların çeviri oyunlara oranı değişti ve yükseldi.
2. İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, orantı, tenasüp
3. Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin
4. matematik , matematik , matematik , matematik , İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı
1. Üçün sekize oranı.
1. Üçün sekize oranı.
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , İki tam sayının bölümü olmayan (sayı)
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Maymunlar takımının Sumatra ve Borneo’da yaşayan, kahverengi kıllı, sivri başlı, küçük kulaklı, kalın dudaklı bir memeli türü.
Lisan : Fransızca orang-outang
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Herhangi bir şeye göre, herhangi bir şeyle kıyaslayarak, nispeten
1. Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde.
1. Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde.
Telaffuz : ora'nla
1. -i , -i , -i , -i , Ölçmek, hesaplamak, hesap etmek
2. Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak hüküm vermek, tahmin etmek
3. Karşılaştırmak, kıyaslamak
4. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , Eşit tutmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kendinde oran bulunan, nispetli, mütenasip, mütevazin