Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ödü kopmak (veya patlamak)
Anlamı:

1. çok korkmak

Örnek:

1. Benim at sineği ile hamam böceğinden ödüm kopar.

1. Benim at sineği ile hamam böceğinden ödüm kopar.

2. Oğluna nazar değecek diye ödü patlar, kaplumbağanın yumurtasına yaptığı gibi bir an bile gözünü ayırmak istemezdi ondan.

2. Oğluna nazar değecek diye ödü patlar, kaplumbağanın yumurtasına yaptığı gibi bir an bile gözünü ayırmak istemezdi ondan.


ödül
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat

Örnek:

1. Ödül, yarıştırma kurumlarını giderek ellerinde topluyorlar.

1. Ödül, yarıştırma kurumlarını giderek ellerinde topluyorlar.

2. Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat


ödül almak
Anlamı:

1. herhangi bir başarı karşısında armağana layık görülmek


ödül vermek
Anlamı:

1. ödüllendirmek


ödüllendirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödüllendirebilmek işi


ödüllendirebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ödüllendirme ihtimali veya imkânı bulunmak


ödüllendiriliş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödüllendirilme işi

Örnek:

1. Artık yaradılışının, varoluşunun, hayatla ödüllendirilişinin sebebini bilmektedir.

1. Artık yaradılışının, varoluşunun, hayatla ödüllendirilişinin sebebini bilmektedir.


ödüllendirilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödüllendirilmek işi


ödüllendirilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ödüllendirme işi yapılmak

Örnek:

1. Bir kitabım için üst üste ödüllendirildiğim zamanlarım oldu.

1. Bir kitabım için üst üste ödüllendirildiğim zamanlarım oldu.


ödüllendiriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödüllendirme işi


ödüllendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödüllendirmek işi


ödüllendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir başarıyı veya bir iyiliği ödülle değerlendirmek, mükâfatlandırmak

Örnek:

1. O yüzden, seni ödüllendirmek için sorunu cevapsız bırakmayacağım.

1. O yüzden, seni ödüllendirmek için sorunu cevapsız bırakmayacağım.


odun

İlgili Kelimeler:

odun bilimi, odun kömürü, odun özü, odun sobası, dış odun, iç odun, olgun odun, öz odun, göbek odunu, meşe odunu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yakılmak için kesilmiş, parçalanmış ağaç

Örnek:

1. Sobada çıralar hemen alev almış, odunları da tutuşturmuştu.

1. Sobada çıralar hemen alev almış, odunları da tutuşturmuştu.

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Anlayışsız ve kaba (kimse)


ödün
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme, ödünleme, ivaz, taviz

Örnek:

1. Kalabalığa verilen her ödün, verenleri kendi benliğinden, kişiliğinden uzaklaştırıyor.

1. Kalabalığa verilen her ödün, verenleri kendi benliğinden, kişiliğinden uzaklaştırıyor.


odun bilimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Odunun yapısını, fiziksel, mekanik ve kimyasal özelliklerini inceleyen bilim dalı, ksiloloji


odun bilimsel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Odun bilimi ile ilgili, ksilolojik


odun gibi
Anlamı:

1. anlayışsız, görgüsüz, kaba


odun kömürü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Odunun kömürleştirilmesiyle elde edilen, kalori değeri düşük kömür, mangal kömürü


odun özü
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkiye destek olan, besi suyunu taşıyan, odunda bulunan katı maddelerden her biri


odun sobası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sadece odun yakılmasına elverişli bir soba türü

Örnek:

1. Bir hademe, kocaman odun sobasının önüne çömelmiş, bekliyordu.

1. Bir hademe, kocaman odun sobasının önüne çömelmiş, bekliyordu.


ödün vermek
Anlamı:

1. ödünle uzlaşma sağlamak

Örnek:

1. Karşılıklı ödünler vererek hoşgörü havası içinde dostluklarını sürdürüyorlardı.

1. Karşılıklı ödünler vererek hoşgörü havası içinde dostluklarını sürdürüyorlardı.


ödünç
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İleride geri verilmek veya alınmak şartıyla alınan veya verilen (şey)


ödünç almak
Anlamı:

1. ödünçlemek

Örnek:

1. Kısa ve uzun vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu.

1. Kısa ve uzun vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu.


ödünç vermek
Anlamı:

1. geri almak üzere birine mal, para, eşya vb. vermek


ödünçleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödünçlemek işi, ariyet