Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ödemek fiil

İlgili Kelimeler:

ödegeç

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek

Örnek:

1. Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım.

1. Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım.

2. Bir alışverişte alınan şeyin karşılığını alacaklıya vermek

3. Bedelini vererek bir zararı karşılamak, tazmin etmek

4. Bir iş, bir kuruluş harcanan, yatırılan parayı çıkartmak, itfa etmek

Örnek:

1. Bu fabrika sermayesini beş yılda ödedi.

1. Bu fabrika sermayesini beş yılda ödedi.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işin, bir görevin karşılığını vermek

Örnek:

1. Emekliye ayrıldıktan sonra keresteciliğe başladı ama eline geçen, alın terini ödemiyordu.

1. Emekliye ayrıldıktan sonra keresteciliğe başladı ama eline geçen, alın terini ödemiyordu.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şey karşısında fedakârlık etmek, bir şey elde etmek için özveride bulunmak


ödemeli

İlgili Kelimeler:

alıcı ödemeli, ön ödemeli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Değeri ödendikten sonra alıcıya verilecek olan

Örnek:

1. Ödemeli paket.

1. Ödemeli paket.

2. Karşı tarafça ödenmek şartıyla edilen (telefon) veya çekilen (telgraf)

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Değeri ödendikten sonra alıcıya verilmek şartıyla


Ödemiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İzmir iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : öde'miş

ödemli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ödemi olan


ödence

İlgili Kelimeler:

ödence davası, bildirim ödencesi

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Tazminat


ödence davası
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Tazminat davası


ödenek

İlgili Kelimeler:

ek ödenek, örtülü ödenek, makam ödeneği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir iş için ayrılan belli para, tahsisat

2. Parlamento üyelerine, görevleri sebebiyle verilen, yolluk dışında kalan para

3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Devlet harcamalarının yapılabilmesi için her yılın bütçesiyle yürütme organına verilen harcama izni


ödenekli

İlgili Kelimeler:

ödenekli tiyatro

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ödeneği olan

2. Belli dönemlerde devlet bütçesinden yardım veya belirli bir pay alan (kişi, kuruluş)


ödenekli tiyatro
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kamu genel bütçesinden belirlenmiş kuralları yerine getirerek pay alan özel tiyatro

Örnek:

1. Ödenekli tiyatroların tersine, hep elini Türk yazarlara uzattı.

1. Ödenekli tiyatroların tersine, hep elini Türk yazarlara uzattı.


ödeneksiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ödeneği olmayan


ödeneksizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödeneksiz olma durumu


ödeniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödenme işi


ödenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödenmek işi

Örnek:

1. Aylık ücretin ödenmesi de garip bir biçim almıştı.

1. Aylık ücretin ödenmesi de garip bir biçim almıştı.


ödenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ödeme işine konu olmak

Örnek:

1. Buğday, ot, deve ve tekmil hizmetler Suriye'de bütün harp müddeti altınla ödenmiştir.

1. Buğday, ot, deve ve tekmil hizmetler Suriye'de bütün harp müddeti altınla ödenmiştir.


ödenti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aidat


odeon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eski Yunan'da müzisyenlerin konser verdiği basamaklı yer


Lisan : Fransızca odéon

ödeşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödeşmek işi, fit(II)


ödeşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirine olan borçları ödeyip alacak verecek bırakmamak

2. Karşılık olarak benzer iş, hareket yapıp veya bir şey verip borçlu kalmamak

Örnek:

1. İçinden, yarın paydosu biraz erken çalar, ödeşiriz diye düşündü.

1. İçinden, yarın paydosu biraz erken çalar, ödeşiriz diye düşündü.


ödeştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödeştirmek işi


ödeştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ödeşme işini yaptırmak


ödetebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödetebilmek işi


ödetebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Ödetme ihtimali veya imkânı bulunmak


ödetilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödetilmek işi


ödetilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ödetme işi yapılmak

Örnek:

1. İlmini bilmediği hâlde tababete kalkışan adamın elinden çıkacak zarar kendisine ödetilir.

1. İlmini bilmediği hâlde tababete kalkışan adamın elinden çıkacak zarar kendisine ödetilir.


ödetme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ödetmek işi