92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Tek başına
Lisan : Arapça munferiden
Telaffuz : münferi'den
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Tek, ayrı, kendi başına olan
1. Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi.
1. Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi.
Lisan : Arapça munferid
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bozulmuş, dağılmış, feshedilmiş
Lisan : Arapça munfesiḫ
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boş olan, açık bulunan (memuriyet vb.), boş, açık
1. Münhal kadro.
1. Münhal kadro.
2. eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , Erir, eriyebilen, çözülen
Lisan : Arapça munḥall
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Eğri
Lisan : Arapça munḥanī
Telaffuz : münhani:
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bir tarafa sapmış, doğruluğunu yitirmiş
Lisan : Arapça munḥarif
nevi şahsına münhasır
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir kimse veya bir şey için ayrılmış, mahsus
1. Onu yalnız ince hastalığa münhasır zanneder, başka hastalıklara aldırmadığı hâlde, veremliden son derece çekinirdi.
1. Onu yalnız ince hastalığa münhasır zanneder, başka hastalıklara aldırmadığı hâlde, veremliden son derece çekinirdi.
2. Sınırlanmış, sınırlı
1. Harp yalnız Avrupa'ya münhasır kalmadı.
1. Harp yalnız Avrupa'ya münhasır kalmadı.
Lisan : Arapça munḥaṣir
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Yalnız, özellikle
1. Hatıratım yalnız benim değil biraz da tarihin, münhasıran tarihindir.
1. Hatıratım yalnız benim değil biraz da tarihin, münhasıran tarihindir.
Lisan : Arapça munḥaṣiran
Telaffuz : münhası'ran
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Engin (II)
1. Münhat arazi.
1. Münhat arazi.
Lisan : Arapça munḥaṭṭ
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bozguna uğramış, bozulmuş, yenilmiş
Lisan : Arapça munhezim
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alışılan, alışılmış, yabancı olmayan
2. Cana yakın, uysal, sevimli
1. Ağlamaktan renkleri silinmiş zannolunan küçük munis gözleriyle bakıyordu.
1. Ağlamaktan renkleri silinmiş zannolunan küçük munis gözleriyle bakıyordu.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uygun
1. Bu fikir birdenbire bana o kadar munis, yapılabilmesi o kadar kolay göründü ki hemen yola düştüm.
1. Bu fikir birdenbire bana o kadar munis, yapılabilmesi o kadar kolay göründü ki hemen yola düştüm.
Lisan : Arapça mūnis
Telaffuz : mu:nis
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Büzülmüş, toplanmış
2. Pekliği olan, peklik çeken
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Verimsiz, işe yaramaz
Lisan : Arapça munḳabiż
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Değişmiş, dönüşmüş olan
Lisan : Arapça munḳalib
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kırılmış, kırık
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kırgın, gücenmiş
Lisan : Arapça munkesir
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnkâr eden, kabul etmeyen
2. Tanrı'nın varlığına inanmayan, Tanrı'nın varlığını inkâr eden (kimse)
Lisan : Arapça munkir
1. kabul etmemek, inkâr etmek
1. Kurban kılayım bu canı aşka münkir olmayayım / Aşktır bu derdin dermanı aşk yolunda verem canı
1. Kurban kılayım bu canı aşka münkir olmayayım / Aşktır bu derdin dermanı aşk yolunda verem canı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , coğrafya , coğrafya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , coğrafya , coğrafya , Kavşak
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kavuşan
Lisan : Arapça munṣabb
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Sanatlı düzyazı veya mektupların toplandığı dergi
2. Kaleme alınmış, yazılmış şeyler
Lisan : Arapça munşeʾāt
Telaffuz : münşea:t
1. sıfat , sıfat , edebiyat , edebiyat , sıfat , sıfat , edebiyat , edebiyat , Mektup türünde usta ve başarılı olan, inşası güçlü (kimse)
Lisan : Arapça munşī
Telaffuz : münşi:
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzgün
2. Düzenli, derli toplu
1. İyilerin muntazam tamlığında bulamadığını, onlardan uzaklarda aramaya karar vermişti.
1. İyilerin muntazam tamlığında bulamadığını, onlardan uzaklarda aramaya karar vermişti.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Düzenli, sürekli ve düzgün bir biçimde
1. Bizi beslemek için muntazam yumurtlarlar.
1. Bizi beslemek için muntazam yumurtlarlar.
Lisan : Arapça muntaẓam