92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Ödül olarak
1. Anadolu'daki mağlubiyetlerine mükâfaten ne kazanç elde edeceğini sarahaten öğrenmek istiyor.
1. Anadolu'daki mağlubiyetlerine mükâfaten ne kazanç elde edeceğini sarahaten öğrenmek istiyor.
Lisan : Arapça mukāfāten
Telaffuz : mükâ:faten
1. herhangi bir olumlu davranışın, özverinin veya bir sıkıntının iyi sonucunu elde etmek
1. Zavallı babam geçirdiği yetmiş senelik azabın mükâfatını görecek.
1. Zavallı babam geçirdiği yetmiş senelik azabın mükâfatını görecek.
1. -i , -i , -i , -i , Ödüllendirmek
1. Atatürk bu vefalı dostunu tekrar mebus yaparak mükâfatlandırdı.
1. Atatürk bu vefalı dostunu tekrar mebus yaparak mükâfatlandırdı.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Uyaklı
Lisan : Arapça muḳaffā
Telaffuz : mukaffa:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Karşılıklı konuşma
Lisan : Arapça mukāleme
Telaffuz : mükâ:leme
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Taklitçi
Lisan : Arapça muḳallid
1. isim , isim , isim , isim , Mukallit olma durumu, mukallidin işi
1. Hatta bunlar arasında öyleleri vardır ki zamana ayak uydurmak, göze girmek ve külah kapmak için gâvur mukallitliğinde birbiriyle âdeta yarışa girişmişlerdir.
1. Hatta bunlar arasında öyleleri vardır ki zamana ayak uydurmak, göze girmek ve külah kapmak için gâvur mukallitliğinde birbiriyle âdeta yarışa girişmişlerdir.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Belli, belirli, kesinleşmiş, şaşmaz
2. Kanun durumuna gelmiş, kanunlaşmış
Lisan : Arapça muḳannen
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaklaşma, kavuşma, bitişme
2. Yakınlık
Lisan : Arapça muḳārenet
Telaffuz : muka:renet
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kararlaşmış, kararlaştırılmış
Lisan : Arapça muḳarrer
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Alınan kararlar, kararlaştırılmış şeyler
Lisan : Arapça muḳarrerāt
Telaffuz : mukarrera:tı
kıyasımukassem
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Ayrılmış, bölünmüş
Lisan : Arapça muḳassem
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Sıkıntılı
1. Meyhane mukassi görünür taşradan amma / Bir başka ferah, başka letafet var içinde
1. Meyhane mukassi görünür taşradan amma / Bir başka ferah, başka letafet var içinde
Lisan : Arapça muḳassī
Telaffuz : mukassi:
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Kesim
Lisan : Arapça muḳāṭaʿa
Telaffuz : muka:taa
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Damıtılmış, damıtık
Lisan : Arapça muḳaṭṭar
mukavelename, satış mukavelesi
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Sözleşme
1. Meşhur aktör davet edilmiş hatta mukavelesi bile yapılmak üzere imiş!
1. Meşhur aktör davet edilmiş hatta mukavelesi bile yapılmak üzere imiş!
Lisan : Arapça muḳāvele
Telaffuz : muka:vele
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sözleşme
Lisan : Arapça muḳāvele + Farsça nāme
Telaffuz : muka:velena:me
mukavemet koşusu
1. isim , isim , isim , isim , Dayanma, karşı durma, karşı koyma, dayanırlık
1. Bünyesi de, ruhu da hayatın güçlükleriyle ve yoksullukları ile çarpışarak mukavemet ve kudret kazanmıştı.
1. Bünyesi de, ruhu da hayatın güçlükleriyle ve yoksullukları ile çarpışarak mukavemet ve kudret kazanmıştı.
2. fizik , fizik , fizik , fizik , Direnç
Lisan : Arapça muḳāvemet
Telaffuz : muka:vemet
1. direnmek, dayanmak, karşı koymak
1. Kalabalık bir düşman karşısında mukavemet etmek, kudretimi arttırıyordu.
1. Kalabalık bir düşman karşısında mukavemet etmek, kudretimi arttırıyordu.