Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
Mengen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bolu iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : me'ngen

mengene

İlgili Kelimeler:

boru mengenesi, demirci mengenesi, kumaş mengenesi, marangoz mengenesi, tezgâh mengenesi

Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Onarma, işleme, düzeltme vb. işlemlerin uygulanacağı nesneyi sıkıştırıp istenildiği gibi tutturmaya yarayan bir tür alet

Örnek:

1. Yıldız, bileğimi bir mengene gibi sıktı.

1. Yıldız, bileğimi bir mengene gibi sıktı.

2. Pres

Örnek:

1. Zeytin mengenesi. Üzüm mengenesi.

1. Zeytin mengenesi. Üzüm mengenesi.


Lisan : Rumca

menhiyat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , Din yasakları


Lisan : Arapça menhiyyāt

Telaffuz : menhiya:tı

menhus
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Uğursuz

Örnek:

1. Odanın içinde yine o menhus koku, o cehennem mazinin kokusu vardı.

1. Odanın içinde yine o menhus koku, o cehennem mazinin kokusu vardı.


Lisan : Arapça menḥūs

meni
Anlamı:

1. isim , isim , fizyoloji , fizyoloji , isim , isim , fizyoloji , fizyoloji , Erkeklerin cinsel organından salgılanan madde, er suyu, bel (III), atmık, dikel, sperm, sperma


Lisan : Arapça menī

menisk
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek

2. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Bazı eklemlerde kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm


Lisan : Fransızca ménisque

menisküs
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Diz eklemlerinde kemik arasındaki kıkırdak yapıda oluşan yaralanma


Lisan : Latince

menkıbe
Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Din büyüklerinin veya tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikâye

2. Olağanüstü olaylarla ilgili anlatı

Örnek:

1. Kemalettin Bey, bize sağda ve solda, alçak, yüksek nihayetsiz tepelerin harp menkıbelerini anlatıyordu.

1. Kemalettin Bey, bize sağda ve solda, alçak, yüksek nihayetsiz tepelerin harp menkıbelerini anlatıyordu.

3. Hikâye

Örnek:

1. Bu menkıbe onun hakikaten eski bir şair olduğunu ispat etmektedir.

1. Bu menkıbe onun hakikaten eski bir şair olduğunu ispat etmektedir.


Lisan : Arapça menḳabe

menkıbevi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Efsanevi


Lisan : Arapça menḳabevī

Telaffuz : menkıbevi:

menkul

İlgili Kelimeler:

menkul kıymetler

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bir yerden bir yere taşınabilen (mal)

2. Ağızdan ağıza geçerek gelmiş, söylenegelmiş

Örnek:

1. Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor.

1. Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor.

3. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Taşınır


Lisan : Arapça menḳūl

menkul kıymetler
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Senet, bono, tahvil, hisse senedi vb. taşınır değerler


menolunma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Menolunmak işi


menolunmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yasaklanmak


Lisan : Arapça menʿ + Türkçe olunmak

Telaffuz : me'nolunmak

menopoz
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kadınlarda gebe kalma ve doğurma yeteneğinin sona ermesi, âdetten kesilme, yaş dönümü, âdetgörmezlik

Örnek:

1. Gençliğim ve orta yaşlılığım böyle geçtikten sonra ileri bir menopoz yaşımda kadrim azıcık bilinmiş, neye yarar?

1. Gençliğim ve orta yaşlılığım böyle geçtikten sonra ileri bir menopoz yaşımda kadrim azıcık bilinmiş, neye yarar?


Lisan : Fransızca ménopause

menopoza girmek
Anlamı:

1. âdetten kesilmek, doğurma özelliğini yitirmek, hayızdan nifastan kesilmek

Örnek:

1. Yakışmıyordu bu hafiflik çoktan menopoza girmiş bir kadına.

1. Yakışmıyordu bu hafiflik çoktan menopoza girmiş bir kadına.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , âdetten kesilmek, doğurma özelliğini yitirmekten dolayı kadın bunalım içerisinde olmak


menşe

İlgili Kelimeler:

menşe şehadetnamesi

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Başlangıç, bir şeyin çıktığı yer, köken, kaynak, sebep

Örnek:

1. Yeter ki marazın menşesi anlaşılmış olsun.

1. Yeter ki marazın menşesi anlaşılmış olsun.


Lisan : Arapça menşeʾ

Telaffuz : menşe:

menşe şehadetnamesi
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , ticaret , ticaret , isim , isim , eskimiş , eskimiş , ticaret , ticaret , Köken belgesi


menşeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kökeni olan, kökenli


Menşevik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Menşeviklik yanlısı olan kimse


Özel: Evet

Lisan : Fransızca menchevique

Telaffuz : menşeviği

Menşeviklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Rus sosyalizmi içinde Bolşevikliğe karşıt olarak gelişen akım


Özel: Evet

mensubiyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Mensupluk

Örnek:

1. Kendilerine mensubiyetimi duyup derhâl beni satın almasaydı.

1. Kendilerine mensubiyetimi duyup derhâl beni satın almasaydı.


Lisan : Arapça mensūbiyyet

Telaffuz : mensu:biyet

mensucat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dokumalar


Lisan : Arapça mensūcāt

Telaffuz : mensu:ca:tı

mensup
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili, -den olan, -e bağlı (kimse)

Örnek:

1. Bu cemiyetin mevcudiyeti ve faaliyeti ordu mensuplarının asabiyetini tahrik ediyordu.

1. Bu cemiyetin mevcudiyeti ve faaliyeti ordu mensuplarının asabiyetini tahrik ediyordu.


Lisan : Arapça mensūb

mensup olmak
Anlamı:

1. bir şey veya kimseyle bağıntısı olmak

Örnek:

1. Bizde devlet ve devlete mensup olanlar imtiyazlıdır.

1. Bizde devlet ve devlete mensup olanlar imtiyazlıdır.


mensupluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yerle, bir kimseyle ilgili, ilişkili olma durumu, mensubiyet