92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Benzer, eş
1. Çubuğum yok yâr yoluna uzatam / Menendin yok seni kime benzetem
1. Çubuğum yok yâr yoluna uzatam / Menendin yok seni kime benzetem
Lisan : Farsça mānend
1. -i , -i , -i , -i , Yasaklamak
1. Bildiğim bir şey varsa o da patronun odanızdan dışarıya çıkmayı size menettiğidir.
1. Bildiğim bir şey varsa o da patronun odanızdan dışarıya çıkmayı size menettiğidir.
2. Engel olmak
Lisan : Arapça menʿ + Türkçe etmek
Telaffuz : me'netmek
1. isim , isim , isim , isim , Hare
2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Terementi ağacının tohumu
Lisan : Farsça meneviş
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir yüzeyde renk dalgalanmaları oluşmak, harelenmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Menevişleri olan
1. Üstü menevişli kristal bir nargilenin ucunda şıngır şıngır bilezikleriyle Kalyopi...
1. Üstü menevişli kristal bir nargilenin ucunda şıngır şıngır bilezikleriyle Kalyopi...
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir kimsenin sürgüne gönderildiği yer, sürgün yeri
2. Sürgün olma durumu
1. Paris'teki menfa hayatında epeyce Frenk alışkanlığı edinmiş.
1. Paris'teki menfa hayatında epeyce Frenk alışkanlığı edinmiş.
Lisan : Arapça menfā
Telaffuz : menfa:
menfaat düşkünü, amme menfaati
1. isim , isim , isim , isim , Çıkar
1. Sadrazama göz yumması kendi menfaati icabındandı.
1. Sadrazama göz yumması kendi menfaati icabındandı.
Lisan : Arapça menfaʿat
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çıkarcı
1. Şu milletini üstün görmeyen, şu menfaat düşkünü, şu bozguncu, millî şuura erememiş insanlardır.
1. Şu milletini üstün görmeyen, şu menfaat düşkünü, şu bozguncu, millî şuura erememiş insanlardır.
1. çıkarını ön planda tutmak
1. Hayatımda hiçbir zaman menfaat gütmedim, paragözlü olmadım.
1. Hayatımda hiçbir zaman menfaat gütmedim, paragözlü olmadım.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çıkarcı
Lisan : Arapça menfaʿat + Farsça -perest
1. isim , isim , isim , isim , Çıkarcılık
1. Hain bir hastalık onun kavi ve güzel vücudunu ve uyuşmaz bir menfaatperestlik yakazası da onun ahlaki mesleğini yendi ve yere serdi.
1. Hain bir hastalık onun kavi ve güzel vücudunu ve uyuşmaz bir menfaatperestlik yakazası da onun ahlaki mesleğini yendi ve yere serdi.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çıkarcı
1. Şimdiye kadar eğilmeyen boynunu menfaatperver, hesapçı bir zahit gibi büktü.
1. Şimdiye kadar eğilmeyen boynunu menfaatperver, hesapçı bir zahit gibi büktü.
Lisan : Arapça menfaʿat + Farsça -perver
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çıkarcı
1. Biz birbirimizi çekemeyiz ve menfaattar olmadıkça da hiçbir şeyi methetmeyiz.
1. Biz birbirimizi çekemeyiz ve menfaattar olmadıkça da hiçbir şeyi methetmeyiz.
Lisan : Arapça menfaʿat + Farsça -dār
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Girecek veya geçecek yer, delik
1. Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı.
1. Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı.
2. Genellikle banyo ve tuvaletlerde bulunan, panjur gibi açılıp kapanan havalandırma penceresi
Lisan : Arapça menfeẕ
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olumsuz, negatif
1. Hayatım üzerine yaptığı bu menfi tesirden kurtulamayacak mıyım?
1. Hayatım üzerine yaptığı bu menfi tesirden kurtulamayacak mıyım?
2. Her şeyi olumsuz ve kötü yanlarıyla ele alan
1. Ortaya konanda kusur ararsanız, kusur bulursanız o zaman menfi adamsınız, yıkıcı adamsınız.
1. Ortaya konanda kusur ararsanız, kusur bulursanız o zaman menfi adamsınız, yıkıcı adamsınız.
3. eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , Olumsuz
4. eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , Eksi
Lisan : Arapça menfī
Telaffuz : menfi:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , Olumsuzluk
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Nefret edilen, iğrenç, tiksindirici
1. Akşamları taraçada toplanan ev halkını gizli gizli tetkik ederken dedikoducu kadınları büsbütün menfur buluyordum.
1. Akşamları taraçada toplanan ev halkını gizli gizli tetkik ederken dedikoducu kadınları büsbütün menfur buluyordum.
Lisan : Arapça menfūr