Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
arıza
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aksama, aksaklık, bozulma

2. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Engebe

3. müzik , müzik , müzik , müzik , Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak veya eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar işaretlerinin ortak adı


Lisan : Arapça ʿāriża

Telaffuz : a:rıza

arıza yapmak
Anlamı:

1. bozulmak, işlemez duruma gelmek

Örnek:

1. Motor bir arıza yaparsa gemi kayalara çarpar, paramparça oluruz.

1. Motor bir arıza yaparsa gemi kayalara çarpar, paramparça oluruz.


arızalanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arızalanabilmek işi


arızalanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arızalanma ihtimali bulunmak


arızalanıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arızalanıvermek işi


arızalanıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak arıza yapmak


Telaffuz : arızalanı'vermek

arızalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arızalanmak işi, bozulma


arızalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arıza yapmak, aksaklık göstermek, bozulmak


arızalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aksayan, işlemeyen, bozulmuş (araç vb.)

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Engebeli

Örnek:

1. Ordu arızalı fakat kısa bir yoldan yürüyüşe tekrar başladı.

1. Ordu arızalı fakat kısa bir yoldan yürüyüşe tekrar başladı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yarım yamalak

Örnek:

1. Eniştemizin memuriyet hayatı büsbütün duraklayacağı yerde arızalı seyrine devam ediyorsa bu ancak babasının sayesinde oluyordu.

1. Eniştemizin memuriyet hayatı büsbütün duraklayacağı yerde arızalı seyrine devam ediyorsa bu ancak babasının sayesinde oluyordu.


arızalılık
Anlamı:

1. Arızalı olma durumu


arızasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aksamayan, bozulmadan işleyen

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Engebesiz, düz

3. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Huzurlu, rahat, mutlu bir biçimde

Örnek:

1. Bu mesut ve refahlı hayat güzel güzel, arızasız geçerken ne kıyametler koptu?

1. Bu mesut ve refahlı hayat güzel güzel, arızasız geçerken ne kıyametler koptu?


arızasızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arızasız olma durumu


arızi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Sonradan olan, dıştan gelen

2. Geçici, eğreti

Örnek:

1. Yoksa, arızi bir şeydir ihtiyarlık ve sonu gençliktir.

1. Yoksa, arızi bir şeydir ihtiyarlık ve sonu gençliktir.


Lisan : Arapça ʿāriżī

Telaffuz : a:rızi:

arjantin
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Büyük bira bardağı


Arjantinli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arjantin halkından veya bu halkın soyundan olan kimse


Özel: Evet

ark
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinden su akıtmak için toprak kazılarak yapılan açık oluk, arık, dren, karık

Örnek:

1. Konduların ortasına ark yapıp göllenen suları dışarı akıttılar.

1. Konduların ortasına ark yapıp göllenen suları dışarı akıttılar.


arka

İlgili Kelimeler:

arka arka, arka arkaya, arka ayak, arkabahçe, arka müziği, arka plan, arka sokak, arka teker, arkaüstü, arka yüz, arkadan arkaya, arkası pek, arkası sıra, arkası yarın, arkası yufka, perde arkası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı

Örnek:

1. Evin arkasında dekorlar boyarlardı.

1. Evin arkasında dekorlar boyarlardı.

2. Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi

Örnek:

1. Çocuğun arkası ağrıyormuş.

1. Çocuğun arkası ağrıyormuş.

3. Geri kalan bölüm

Örnek:

1. Masalın arkası. Yazının arkası.

1. Masalın arkası. Yazının arkası.

4. Art, peş

5. Otururken sırtın dayandığı yer

Örnek:

1. Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu.

1. Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu.

6. İnsanın vücudu, bedeni

Örnek:

1. Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı.

1. Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı.

7. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Arkada olan, arkada bulunan

8. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kayıran, destekleyen

Örnek:

1. Memur olmak için büyük bir arka gerek.

1. Memur olmak için büyük bir arka gerek.

9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Geçmiş, geride kalmış zaman

Örnek:

1. Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti.

1. Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti.


arka (veya geri) planda kalmak
Anlamı:

1. gözden düşmek

2. önemini yitirmek, değersizleşmek


arka arka
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Geri geri

Örnek:

1. Arka arka gitti.

1. Arka arka gitti.


arka arkaya
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Birbirinin arkasından, peş peşe, art arda

Örnek:

1. Arka arkaya kaç gecedir uykusuzluk onu harap etmişti.

1. Arka arkaya kaç gecedir uykusuzluk onu harap etmişti.


arka arkaya vermek
Anlamı:

1. birbirini korumak için birleşmek, destek olmak, dayanışmak


arka ayak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvanlarda vücudun gerisinde bulunan ayaklardan her biri


arka bulmak
Anlamı:

1. bir koruyucu, kayırıcı bulmak


arka çevirmek
Anlamı:

1. sırt çevirmek


arka çıkmak
Anlamı:

1. bir kimseyi başkalarına karşı korumak, kayırmak

Örnek:

1. Annesi arka çıktı da çocuğu dayaktan kurtardı.

1. Annesi arka çıktı da çocuğu dayaktan kurtardı.