92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , tiyatro , tiyatro , isim , isim , tiyatro , tiyatro , Bir oyunda hareket ve sözlerin yanı sıra etkiyi artırmak için hafifçe çalınan müzik
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin gerisindeki görünüm, geri plan
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Önemsiz, değersiz
1. arka planda kalmak
1. Bu üslubu ve bakış açısı yüzünden arka plana kaymış.
1. Bu üslubu ve bakış açısı yüzünden arka plana kaymış.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geride
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Önemsiz
1. desteklemek
1. Sen ona arka vermesen o bize böyle sırtarmazdı.
1. Sen ona arka vermesen o bize böyle sırtarmazdı.
2. dayamak
1. isim , isim , isim , isim , Bir bölgeyi çevreleyen ve onunla ekonomik ve toplumsal etkileşim içinde bulunan bölge, hinterlant
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Etkileme alanı, hinterlant
Telaffuz : arka'bahçe
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ağıl
2. Dağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz, rüzgâr almayan kuytu yer
1. bir şeyden epey uzaklaşmış bulunmak
2. zaman veya düşünce bakımından geçmişte bırakmak
1. Uyandığımız zaman üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün.
1. Uyandığımız zaman üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün.
Ön Takı : (bir şeyi)
1. bir kimsenin, öldüğünde veya bir yere gittiğinde geride bıraktığı yakınları
1. geriden gelmek, geride kalmak
2. değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gizli gizli, el altından, gizlice, belli etmeden
1. kendisi bulunmadığı bir yerde bir kimseyi çekiştirmek, dedikodusunu yapmak
arkadaş canlısı, can arkadaşı, dava arkadaşı, hayat arkadaşı, kadeh arkadaşı, mahalle arkadaşı, silah arkadaşı
1. isim , isim , isim , isim , Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri, bacanak, eş, yâren, yoldaş
2. Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri, hempa, refik
1. Nedret'in arkadaşları bizi nezaketen davet ettiler.
1. Nedret'in arkadaşları bizi nezaketen davet ettiler.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Arkadaşlığa değer veren, arkadaşlarına çok düşkün (kimse), dost canlısı
1. `sözüm ona arkadaş ama çok zarar veriyor` anlamında kullanılan bir söz
1. bir kimseyle yakın ilişki kurmak
1. Bir keçi kokusu sarmış ağıllarda çobanlarla arkadaş oldum.
1. Bir keçi kokusu sarmış ağıllarda çobanlarla arkadaş oldum.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Arkadaş olarak
2. İçtenlikle, dostça
Telaffuz : arkada'şça