Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
laubaliyane
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Saygısızca


Lisan : Arapça lāʾubālī + Farsça -āne

Telaffuz : la:uba:liya:ne, la:uba:li:, l ince okunur

lav

İlgili Kelimeler:

lav silahı, lav taşması

Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Yanardağların püskürme sırasında yeryüzüne çıkardıkları, dünyanın derinliklerinden gelen kızgın, erimiş maddeler, püskürtü


Lisan : Fransızca lave

Telaffuz : l ince okunur

lav silahı
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Uzun menzilli, ateşli bir silah türü


lav taşması
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lavın püskürme sırasında yanardağ ağzından çıkarak alçak yerlere doğru yayılması


lava
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , denizcilik , denizcilik , ünlem , ünlem , denizcilik , denizcilik , Herhangi bir yere yanaşmış filikanın kürek çekmeksizin ilerlemesi için verilen buyruk


Lisan : İtalyanca lava

Telaffuz : l ince okunur

lava etmek
Anlamı:

1. bir filikayı ilerletmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birini çekiştirmek


lavabo

İlgili Kelimeler:

lavabo bataryası, lavabo musluğu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üzerinde su muslukları bulunan, porselen, emaye, sac vb.nden yapılmış, el, yüz, bulaşık yıkamaya yarar, çukur yer veya eşya

Örnek:

1. Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum.

1. Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum.

2. Tuvalet

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Lokanta, gar vb. yerlerde bu düzenin bulunduğu yer


Lisan : Fransızca lavabo

Telaffuz : l ince okunur

lavabo bataryası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lavabolarda kullanılan birkaç aygıtın bir araya getirilerek belirli biçimde eklenmesinden oluşan takım


lavabo musluğu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lavaboya gelen soğuk ve sıcak suyu açıp kapayan ve akmasını ayarlayan musluk


lavabolu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lavabosu olan

Örnek:

1. Otele gidip lavabolu odayı görünce yüzüm güldü.

1. Otele gidip lavabolu odayı görünce yüzüm güldü.


lavabosuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lavabosu olmayan


lavaj
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Bir işlem sonrası, metal yüzeyleri su ile yıkama

2. tıp , tıp , tıp , tıp , Bir organı su vererek yıkayıp temizleme


Lisan : Fransızca lavage

Telaffuz : l ince okunur

lavaj yapmak
Anlamı:

1. herhangi bir organı mikroplardan temizlemek amacıyla yıkamak, arıtmak

Örnek:

1. Nuruosmaniye Semti'ndeki kârgir evinden, hastalarına lavaj yaparken, siyah çarşafını taktırarak bir kupa arabasına bindirip acele gitmişlerdi.

1. Nuruosmaniye Semti'ndeki kârgir evinden, hastalarına lavaj yaparken, siyah çarşafını taktırarak bir kupa arabasına bindirip acele gitmişlerdi.


lavanta

İlgili Kelimeler:

lavanta çiçeği, lavanta mavisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lavanta çiçeğinden yapılan ispirtolu esans

Örnek:

1. Bu el hafiften benzin, tütün ve bayıltıcı bir lavanta kokuyordu.

1. Bu el hafiften benzin, tütün ve bayıltıcı bir lavanta kokuyordu.


Lisan : İtalyanca lavanda

Telaffuz : lava'nta, l ince okunur

lavanta çiçeği
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ballıbabagillerden, mavi veya mor renkli çiçekleri koku sanayisinde kullanılan bir bitki (Lavandula angustifolia)

Örnek:

1. Öğle uykuma daldığım hasır üzerinde başımın altına konmuş yastık lavanta çiçeği kokardı.

1. Öğle uykuma daldığım hasır üzerinde başımın altına konmuş yastık lavanta çiçeği kokardı.


lavanta mavisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lavanta rengindeki mavi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


lavantacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lavanta yapan kimse

2. Gezici olarak esans satan kimse


lavantacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lavanta yapma ve satma işi


lavantalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde lavanta bulunan

Örnek:

1. Dünyada varlıklı olanların yolcularını lavantalı mendillerle, uzun boylu selamlamalarına bol bol boş vakitleri olur.

1. Dünyada varlıklı olanların yolcularını lavantalı mendillerle, uzun boylu selamlamalarına bol bol boş vakitleri olur.


lavantalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lavanta kokusunu koymaya yarayan şişe


lavantasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde lavanta olmayan


lavantin
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Lavanta çiçeğinin bir başka türü


Lisan : Fransızca lavantine

Telaffuz : l ince okunur

lavaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü

2. Yufka inceliğinde açılmış uzun sade pide


Lisan : Farsça lavāş

Telaffuz : l ince okunur

lavdanom
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İçinde afyon bulunan sulu bir ilaç


Lisan : Fransızca laudanum

Telaffuz : l ince okunur

lavman
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Anüs yoluyla kalın bağırsağa tanı veya tedavi amacıyla sıvı verme

2. Bu iş için kullanılan alet ve sıvı


Lisan : Fransızca lavement

Telaffuz : l ince okunur