Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
lastik ağacı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kauçuk


lastik gibi
Anlamı:

1. çevik

Örnek:

1. Neme lazım, lastik gibi kaleci.

1. Neme lazım, lastik gibi kaleci.

2. her yöne çekilebilen

3. az pişmiş, sert (et)


lastik tutkalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lastiklerin kasnağa yapıştırılmasını sağlayan madde


lastikçi
Anlamı:

1. Lastik ürünlerini yapan veya satan kimse

2. Taşıt lastiği satan veya onaran kimse


lastikçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lastikçinin yaptığı iş


lastikli

İlgili Kelimeler:

lastikli lakırtı, lastikli söz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde veya üzerinde lastik bulunan

Örnek:

1. Lastikli şerit. Lastikli tekerlek.

1. Lastikli şerit. Lastikli tekerlek.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Türlü anlamlar verilebilen (söz, konuşma)


lastikli lakırtı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lastikli söz

Örnek:

1. Anlamamazlıktan geldiğim, bazı lastikli lakırtılarla bunu bana dokunduruyorlardı.

1. Anlamamazlıktan geldiğim, bazı lastikli lakırtılarla bunu bana dokunduruyorlardı.


lastikli söz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değişik anlamlara gelebilen, farklı değerlendirilebilen konuşma, lastikli lakırtı


lastikotin
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnce iplik ile çok sık dokunmuş yünlü kumaş

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kumaştan yapılan

Örnek:

1. Lastikotin pantolon.

1. Lastikotin pantolon.


Lisan : İngilizce leasting coating

Telaffuz : l ince okunur

lastiksiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lastiği olmayan


lata
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Osmanlılarda ilmiyenin giydiği bir üstlük türü

Örnek:

1. Latasının kollarını geçirerek kapıya doğru yürüdü.

1. Latasının kollarını geçirerek kapıya doğru yürüdü.


Lisan : İtalyanca cocoletta sözünden

lata
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dar ve kalınca tahta


Lisan : İtalyanca latta

latalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Latası olan


latanya
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bazı türleri evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, bazı türlerinden de dokumalık iplik elde edilen bir tür palmiye (Latania rubra)


Lisan : Fransızca latanier

Telaffuz : lata'nya, l ince okunur

latasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Latası olmayan


lateks
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bazı bitkilerin genellikle süt görünüşünde olan öz suyu


Lisan : Fransızca latex

Telaffuz : l ince okunur

lateksli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özünde lateks bulunduran


latekssiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özünde lateks bulundurmayan


laterit
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Sıcak, nemli iklimlerde oluşan, parlak kırmızı veya kahverengiye çalan kırmızı renkli, demir oksit ve alüminyum bakımından zengin toprak


Lisan : Fransızca latérite

Telaffuz : l ince okunur

lateritli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özünde laterit bulunduran


laterna
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Kolu çevrilerek çalınan, sandık biçiminde bir org türü

Örnek:

1. Apaşlardan biri laternayı çalıyor.

1. Apaşlardan biri laternayı çalıyor.


Lisan : İtalyanca lanterna

Telaffuz : late'rna

laternacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Laterna yapan, satan veya çalan kimse


laternacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Laternacının yaptığı iş


latif

İlgili Kelimeler:

cinsilatif

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan

Örnek:

1. Bu latif yere rüzgâr nüfuz edemez, güneyin kızgın ateşi orayı yakamazdı.

1. Bu latif yere rüzgâr nüfuz edemez, güneyin kızgın ateşi orayı yakamazdı.


Lisan : Arapça laṭīf

Telaffuz : l ince okunur

latifçe
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Latif, hoş

Örnek:

1. Soyadı günlerinin latifçe bir hatırası vardır.

1. Soyadı günlerinin latifçe bir hatırası vardır.