Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
lambada dansı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lambada


lambader
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Odaların genellikle köşelerine konulan, ayaklı aydınlatma aracı


Lisan : Fransızca lampadaire

lambalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lambalamak işi


lambalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Lamba ışığıyla incelemek

Örnek:

1. Yumurtaları lambalamışlar.

1. Yumurtaları lambalamışlar.

2. Kapı ve pencere kenarlarına girinti açmak


lambalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir sayıda lambası olan

Örnek:

1. Üç lambalı avize.

1. Üç lambalı avize.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Lamba ile çalışan

Örnek:

1. Beş lambalı radyo.

1. Beş lambalı radyo.

3. Birbirinin içine geçebilecek biçimde yapılmış

Örnek:

1. Lambalı döşeme tahtası.

1. Lambalı döşeme tahtası.


lambalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskiden yapılarda lamba koyacak veya takılacak yer

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lambanın alabileceği kadar

Örnek:

1. Bir lambalık gaz yağı.

1. Bir lambalık gaz yağı.


lambasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lambası olmayan


lambayı açmak
Anlamı:

1. ışığı yakmak

2. lambanın fitilini yükseltip ışığını çoğaltmak


lambri
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Bir yapının iç duvar kaplaması

Örnek:

1. Ahşap lambri. Mermer lambri.

1. Ahşap lambri. Mermer lambri.

2. Tavana yapılan ahşap kaplama


Lisan : Fransızca lambris

Telaffuz : la'mbri, l ince okunur

lame
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dokusunda çoğunlukla gümüş ve altın renginde tel bulunan kumaş veya metal parlaklığı verilmiş deri

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Böyle bir kumaş veya deriden yapılan

Örnek:

1. Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı.

1. Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı.


Lisan : Fransızca lamé

Telaffuz : l ince okunur

lamekân

İlgili Kelimeler:

lamekân takımı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Mekânı olmayan, mekânsız

2. Yersiz yurtsuz, belli bir adresi olmayan


Lisan : Arapça lāmekān

Telaffuz : la:mekân, l ince okunur

lamekân takımı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yersiz yurtsuz, adresi belirsiz kişiler topluluğu


lamel
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mikroskopla yapılan incelemede bazen lamların üstüne kapatılan dört köşe, küçük ve ince cam parçası

2. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Çok ince tabaka


Lisan : Fransızca lamelle

Telaffuz : l ince okunur

lamelif
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Dolambaçlı

2. Eğri büğrü, çarpık


Lisan : Arapça lām + elif

Telaffuz : la:melif, l ince okunur

lâmı cimi yok
Anlamı:

1. `değişmez, kesin, başka yolu yok` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Lütfü'ye akordeon çaldırıyorlar, lâmı cimi yok, çalacak.

1. Lütfü'ye akordeon çaldırıyorlar, lâmı cimi yok, çalacak.


laminant
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapay reçine çözeltisi emdirilmiş kâğıtların üst üste konularak sıcak preslerde basınç altında sıkıştırılması ile elde edilen kaplama ve döşeme malzemesi

Örnek:

1. Ön tarafta parke, laminant gibi inşaat malzemeleri satan bir dükkân olmalıydı.

1. Ön tarafta parke, laminant gibi inşaat malzemeleri satan bir dükkân olmalıydı.


Lisan : Fransızca laminante

Telaffuz : l ince okunur

laminarya
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bütün denizlerde yetişen, sarı veya esmer renkte, emici köklerle kayalara tutunan, uzun şeritler durumunda bir deniz yosunu (Laminaria)


Lisan : Latince

Telaffuz : lamina'rya, l ince okunur

lamise
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , biyoloji , biyoloji , isim , isim , eskimiş , eskimiş , biyoloji , biyoloji , Dokunum

2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Duyarga


Lisan : Arapça lāmise

Telaffuz : la:mise, l ince okunur

lan
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , kaba konuşmada , kaba konuşmada , ünlem , ünlem , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Ulan

Örnek:

1. İte bak lan, dedi, nasıl da horozlanıyor?

1. İte bak lan, dedi, nasıl da horozlanıyor?


lanarkit
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Hidratlı doğal kurşun sülfat


Lisan : Fransızca lanarkite

Telaffuz : l ince okunur

lando
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dört tekerlekli, içinde dingillere paralel olarak düzenlenmiş karşılıklı iki oturma sırası bulunan, üstü açılıp kapanabilen çift körüklü binek arabası


Lisan : Fransızca landau

Telaffuz : la'ndo, l ince okunur

lanet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tanrı'nın merhametinden yoksun olma

Örnek:

1. Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor.

1. Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kötü, berbat, çok kötü

Örnek:

1. Lanet bir adam.

1. Lanet bir adam.

3. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Bir ilenme sözü

Örnek:

1. Lanet, filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!

1. Lanet, filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!


Lisan : Arapça laʿnet

Telaffuz : la:net, l ince okunur

lanet etmek
Anlamı:

1. ilenmek, kötülüğünü istemek

Örnek:

1. Bu nesil öyle zamanlar geçirdi ki doğduğuna lanet etti.

1. Bu nesil öyle zamanlar geçirdi ki doğduğuna lanet etti.


lanet okumak
Anlamı:

1. bir kimsenin Tanrı'nın merhametinden yoksun kalmasını dilemek

Örnek:

1. Hele sevgilisinin de hastalandığı bu korkunç haftalarda, fabrikanın cinayetlerine ne kadar lanet okuyor, biraz da kendisi vasıta olduğundan dolayı ne derece ızdırap çekiyordu.

1. Hele sevgilisinin de hastalandığı bu korkunç haftalarda, fabrikanın cinayetlerine ne kadar lanet okuyor, biraz da kendisi vasıta olduğundan dolayı ne derece ızdırap çekiyordu.


lanet olsun!
Anlamı:

1. Öfke veya kini ifade etmek için kullanlan bir ilenme sözü

Örnek:

1. Bir sabah lanet olsun, dedim, yaptığım iyilik gözüne dizine dursun!

1. Bir sabah lanet olsun, dedim, yaptığım iyilik gözüne dizine dursun!