Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
laga luga
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , `Boş konuşmak` anlamındaki laga luga etmek (veya yapmak) deyiminde geçen bir söz


Lisan : Bulgarca

lagar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Zayıf, çelimsiz

Örnek:

1. Arabayı çeken lagar mandaları bir nefer, kalın bir değnekle hayladı.

1. Arabayı çeken lagar mandaları bir nefer, kalın bir değnekle hayladı.


Lisan : Farsça lāġar

Telaffuz : la:gar, l ince okunur

lağım

İlgili Kelimeler:

lağım çukuru, lağım döşemi, lağım faresi, taban lağımı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yerleşim merkezinde pis suların akıp gitmesi için yer altında açılmış kanal, geriz

2. tarih , tarih , tarih , tarih , Düşmanın kale duvarlarını yıkmak veya düşman ordugâhına zarar vermek amacıyla, düşman siperlerine doğru yer altından açılan dar yol

Örnek:

1. Eğrikapı, girmek için başlıca bir hedef olmuştu, oradan lağımlarla suru yıkmaya girişilmişti.

1. Eğrikapı, girmek için başlıca bir hedef olmuştu, oradan lağımlarla suru yıkmaya girişilmişti.


Lisan : Arapça laġm

Telaffuz : l ince okunur

lağım çukuru
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Atık suları ve pislikleri toplamak için kazılmış kapalı kuyu, foseptik


lağım döşemi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanalizasyon


lağım faresi
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kuyruğu hariç 18-25 santimetre boyunda ve 200-600 gram ağırlığında, küt burunlu, kulağı ve gözü küçük, kaba tüyleri kahverengi siyah, karın bölgesi gri beyaz arası bir renkte olan, daha çok kanalizasyon sisteminde, binaların bodrum veya alt katlarında yaşayan bir tür fare


lağımcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pis su kanallarını açıp temizleyen işçi

2. tarih , tarih , tarih , tarih , Düşman kalelerini yıkmak için lağım kazan asker


lağımcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lağımcının yaptığı iş


lağımla atmak
Anlamı:

1. bir kayayı delip içine patlayıcı maddeler koyduktan sonra bu maddeleri ateşleyerek parçalamak


lağıv

İlgili Kelimeler:

lağvedilmek, lağvetmek, lağvolmak, lağvolunmak

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir kuruluşun faaliyetine son verme

Örnek:

1. Şehremaneti lağvına karar vermiş, dediler.

1. Şehremaneti lağvına karar vermiş, dediler.

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Hükümsüz kılma, feshetme


Lisan : Arapça laġv

Telaffuz : l ince okunur

lagos
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Hanigillerden, Akdeniz ve Ege'de yaşayan lezzetli bir balık, kaya hanisi, lahos


Lisan : Rumca

Telaffuz : l ince okunur

lagün
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Deniz kulağı


Lisan : Fransızca lagune

Telaffuz : l ince okunur

lağvedilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lağvedilmek işi


lağvedilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir kuruluşun faaliyetine son verilmek

2. Hükümsüz kılınmak, feshedilmek

Örnek:

1. Dernek lağvedildi.

1. Dernek lağvedildi.


Telaffuz : la'ğvedilmek

lağvetme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lağvetmek işi


lağvetmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir kuruluşu kaldırmak, işleyişine son vermek

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Hükümsüz kılmak, feshetmek, dağıtmak


Lisan : Arapça laġv + Türkçe etmek

Telaffuz : la'ğvetmek

lağvolma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lağvolmak işi


lağvolmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir kuruluşun faaliyeti sona ermek

2. Hükümsüz kılınmak, dağıtılmak


Lisan : Arapça laġv + Türkçe olmak

Telaffuz : la'ğvolmak

lağvolunma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lağvolunmak işi


lağvolunmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Lağvedilmek


Telaffuz : lağvolunmak

lahana

İlgili Kelimeler:

lahana sarması, başlahana, karalahana, kırmızılahana, yabani lahana, Brüksel lahanası, Çin lahanası, Frenk lahanası

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Turpgillerden, geniş ve kalınca kat kat yaprakları olan, güz ve kış sebzesi olarak yetiştirilen ve birçok türü olan bitki, kelem (Brassica oleracea)


Lisan : Rumca

Telaffuz : l ince okunur

lahana sarması
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sarma


lahanamsı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lahanayı andıran, lahanaya benzeyen, lahana gibi


lahavle
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Sabrın tükendiğini belirtmek için söylenen bir söz


Lisan : Arapça lāḥavle

Telaffuz : la:havle, l ince okunur

lahavle çekmek (veya okumak)
Anlamı:

1. `lahavle` sözünü söylemek

Örnek:

1. Cömertliği karşısında olduğumu anlayınca lahavle çekip yola devam ettim.

1. Cömertliği karşısında olduğumu anlayınca lahavle çekip yola devam ettim.