Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kuyruk olmak
Anlamı:

1. arka arkaya dizilmek, sıralanmak


kuyruk sallamak
Anlamı:

1. yaltaklanmak

Örnek:

1. Gül gibi yavrusunu bırakıp da evlenecekmiş. Kuyruk sallaya sallaya oğlumu öldürttü.

1. Gül gibi yavrusunu bırakıp da evlenecekmiş. Kuyruk sallaya sallaya oğlumu öldürttü.


kuyruk sokumu

İlgili Kelimeler:

kuyruk sokumu kemiği

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , İnsanda omurganın alt ucunun bitim yeri


kuyruk sokumu kemiği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Omurganın bitiminde, beş kuyruk omurunun kaynaşmasından oluşan, üçgen biçiminde kemik, uca (I), pöç


kuyruk yağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koyun kuyruğunun eritilmesiyle elde edilen yağ


kuyruk yapmak
Anlamı:

1. uzun ve peş peşe bir sıra oluşturmak

Örnek:

1. Ama hâlâ bilet var diye bekleyen en aşağı beş bin kişi güzel bir kuyruk yapmışlar.

1. Ama hâlâ bilet var diye bekleyen en aşağı beş bin kişi güzel bir kuyruk yapmışlar.


kuyrukkakan
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kara tavukgillerden, böcek ve meyve ile beslenen küçük ötücü bir kuş (Saxicola)


Telaffuz : kuyru'kkakan

kuyruklu

İlgili Kelimeler:

kuyruklu kelebek, kuyruklu kurbağa, kuyruklu piyano, kuyruklu yalan, kuyruklu yıldız, püskül kuyruklular

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kuyruğu olan

2. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Akrep

Örnek:

1. Sandığın üstündeki ikinci yatağı kucaklayıp kaldırdığı sırada bir kuyruklu, yatağın altından fırladı, sandığın gerisine doğru hızla kaçtı.

1. Sandığın üstündeki ikinci yatağı kucaklayıp kaldırdığı sırada bir kuyruklu, yatağın altından fırladı, sandığın gerisine doğru hızla kaçtı.


kuyruklu kelebek
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kanatları siyah benekli sarı renkte bir Avrupa kelebeği (Papillio machaon)


kuyruklu kurbağa
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yumurtadan yeni çıkmış ve evrim geçirmemiş yavru kurbağa


kuyruklu piyano
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duvar piyanosu gibi dik olmayan, gövdesi üç ayak üstünde yatık bir durumda bulunan piyano


kuyruklu yalan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çok büyük yalan

2. Birkaç tane arka arkaya söylenen yalan


kuyruklu yıldız

İlgili Kelimeler:

kuyruklu yıldız başı, kuyruklu yıldız çekirdeği, kuyruklu yıldız saçı

Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Güneş çevresinde büyük bir elips veya bir parabol yörüngede dolaşan, Güneş'e yaklaştığında yüzeyinde ortaya çıkan gazların ve tozların oluşturduğu kuyruk denilen ışıklı bir uzantısı olan gök cismi, kirlikartopu


kuyruklu yıldız başı
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Kuyruklu yıldızın önde giden yuvarlak parçası


kuyruklu yıldız çekirdeği
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Kuyruklu yıldız başının ortasında yıldıza benzeyen parlak nokta


kuyruklu yıldız saçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuyruklu yıldız çekirdeğini saran ışıklı gaz yuvarı


kuyruklular
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Omurgalı hayvanlardan, amfibyumlar sınıfının, vücut ve kuyrukları uzun, bacakları zayıf, birçok semender türünü içine alan bir alt takımı, urodel


kuyruksallayan
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kuyruksallayangillerden, kanatları ve vücudunun üst bölümü kül rengi, alt bölümü sarı olan, uzun kuyruklu, küçük, ötücü kuş, yont kuşu (Motacilla)


Telaffuz : kuyru'ksallayan

kuyruksallayangiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kuyruksallayan, incir kuşu vb. ötücü kuşları içine alan familya


kuyruksüren
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Firavun faresi


Telaffuz : kuyru'ksüren

kuyruksuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kuyruğu olmayan


kuyruksuzlar
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kurbağalar


kuytu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Issız, sessiz ve göze çarpmayan, tenha (yer)

Örnek:

1. Kahvenin kuytu bir köşesinde bağıra bağıra konuşuyorlardı.

1. Kahvenin kuytu bir köşesinde bağıra bağıra konuşuyorlardı.

2. Uğrak olmayan, içerlek, sapa (yer)

Örnek:

1. Dükkân kuytu yerde olduğundan işlemiyor.

1. Dükkân kuytu yerde olduğundan işlemiyor.

3. Güneş ışığı veya rüzgâr almayan (yer)


kuytuluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuytu olma durumu

Örnek:

1. Mehtapta, çardak altlarının gemi tentesi gibi beyazımsı bir kuytuluğu var.

1. Mehtapta, çardak altlarının gemi tentesi gibi beyazımsı bir kuytuluğu var.

2. Kuytu, sessiz yer

Örnek:

1. Parkın ötesinde berisindeki küçük kuytulukları, bu saatte bazı işsizler işgal ederlerdi.

1. Parkın ötesinde berisindeki küçük kuytulukları, bu saatte bazı işsizler işgal ederlerdi.


kuyu

İlgili Kelimeler:

kuyu anası, kuyu bileziği, kuyu fındığı, kuyu kebabı, kuyu suyu, kuyu topuğu, ana kuyu, dipsiz kuyu, iç kuyu, kör kuyu, kuru kuyu, artezyen kuyusu, gayya kuyusu, kar kuyusu, kireç kuyusu, kurt kuyusu, maden kuyusu, sondaj kuyusu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur

Örnek:

1. Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu.

1. Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu.

2. Toprağa kazılan derince çukur

Örnek:

1. Kireç kuyusu.

1. Kireç kuyusu.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçinden çıkılamayan durum veya yer

4. madencilik , madencilik , madencilik , madencilik , Yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey veya düşeye yakın bağlantı yolu