Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
Kuvayımilliye
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanların İzmir'i işgal etmeleri ve Anadolu'da ilerlemeleri üzerine kurulan ve onlara karşı savaşan millî teşkilat


Özel: Evet

Lisan : Arapça ḳuvā + milliyye

Telaffuz : kuva:yımilliye

kuver
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lokantalarda yemeklerin servisinden önce masaya serilen örtü

2. Bu örtüyle birlikte çatal, bıçak, kaşık, şamdan, tuzluk vb. şeylerin servise sunulmasından dolayı alınan ücret


Lisan : Fransızca couvert

kuvertür
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örtü


Lisan : Fransızca couverture

küvet

İlgili Kelimeler:

banyo küveti

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde bazı şeyler veya el yıkanan kap

Örnek:

1. Ufak bir küvetin içine siyah gibi görünen bir mayi döktü.

1. Ufak bir küvetin içine siyah gibi görünen bir mayi döktü.

2. Banyoda içinde yıkanılan tekne

Örnek:

1. İçeri girince gözüme ilk ilişen şey küvetle oturak oldu.

1. İçeri girince gözüme ilk ilişen şey küvetle oturak oldu.


Lisan : Fransızca cuvette

Kuveytli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuveyt halkından olan kimse


Özel: Evet

kuvöz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaşanak


Lisan : Fransızca couveuse

kuvve
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Düşünce, niyet

2. Bir devletin silahlı kuvvetlerinin durumu veya gücü

3. Yeti


Lisan : Arapça ḳuvve

kuvveden fiile çıkarmak
Anlamı:

1. düşünülen, tasarlanan şeyi gerçekleştirmek


Ön Takı : (bir şeyi)

kuvvet

İlgili Kelimeler:

kuvvet çifti, kuvvet komutanları, kuvvet macunu, kuvvetölçer, acı kuvvet, çeneye kuvvet, gramkuvvet, kaba kuvvet, kara kuvvet, kilogramkuvvet, merkezkaç kuvvet, teşrii kuvvet, zırhlı kuvvet, zinde kuvvet, adezyon kuvveti, icra kuvveti, kolluk kuvveti, teşri kuvveti, yasama kuvveti, var kuvvetiyle, bindirilmiş kuvvetler, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri, ihtiyat kuvvetleri, kara kuvvetleri

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fiziksel güç, takat

Örnek:

1. Bu kadar cesur bir hamleye yetecek kuvvetim yok.

1. Bu kadar cesur bir hamleye yetecek kuvvetim yok.

2. Şiddet, zor, cebir

Örnek:

1. Kuvvet kullanmak.

1. Kuvvet kullanmak.

3. Yetke, erk, nüfuz

4. Dayanıklı olma durumu

5. Bir ülkenin silahlı gücü

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güç

Örnek:

1. Hâlbuki devlet kuvvetlerinin yerini hangi şahsi kuvvet tutabilirdi?

1. Hâlbuki devlet kuvvetlerinin yerini hangi şahsi kuvvet tutabilirdi?

7. fizik , fizik , fizik , fizik , Durgunluğu harekete veya hareketi durgun bir duruma çeviren etken, direnci kıran veya direnç doğuran özellik

8. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir niceliğin kendisi ile çarpılarak yükseltildiği derecelerden her biri: 2x2x2=23 denkleminde, 3 sayısı 2'nin kuvvetini gösterir


Lisan : Arapça ḳuvvet

kuvvet almak
Anlamı:

1. herhangi bir yardımla gücü artmak, kuvvetlenmek

Örnek:

1. Bundan kuvvet alarak âdeta bir nevi buruksu saadet içinde yaşamaktayım.

1. Bundan kuvvet alarak âdeta bir nevi buruksu saadet içinde yaşamaktayım.


kuvvet bulamamak
Anlamı:

1. cesaret edememek


kuvvet çifti
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Birbirine paralel ters yönde ve eşit ağırlıkta iki kuvvetin oluşturduğu kuvvet takımı


kuvvet komutanları
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Kara, deniz, jandarma ve hava kuvvetleri komutanlarına toplu olarak verilen ad


kuvvet macunu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçindeki maddeler dolayısıyla cinsel gücü artıran karışım

Örnek:

1. Akif, meğer dayısının kuvvet macunu hokkasını aşırıp ara sıra macun atıştırırmış.

1. Akif, meğer dayısının kuvvet macunu hokkasını aşırıp ara sıra macun atıştırırmış.


kuvvet vermek
Anlamı:

1. bir konuya çok önem vermek

Örnek:

1. Matematiğe kuvvet verince öbür derslerini yetiştiremedi.

1. Matematiğe kuvvet verince öbür derslerini yetiştiremedi.


Ön Takı : (bir şeye)

kuvvetini toplamak
Anlamı:

1. gücünü artırmak, kuvvetlenmek


kuvvetle
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Güçlü ve sağlam bir biçimde

Örnek:

1. Acı poyraz kuvvetle esiyordu.

1. Acı poyraz kuvvetle esiyordu.

2. Üzerinde durarak, direnerek

Örnek:

1. Kuvvetle iddia edilebilir.

1. Kuvvetle iddia edilebilir.


Telaffuz : kuvve'tle

kuvvetle muhtemel
Anlamı:

1. büyük olasılıkla


kuvvetlendirici
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gücü artıran, güçlendirici şey

2. Fotoğrafçılıkta negatiflerin güçlendirilmesini sağlayan banyo


kuvvetlendiriş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuvvetlendirme işi


kuvvetlendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuvvetlendirmek işi


kuvvetlendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Güçlenmesini sağlamak, gücünü artırmak

Örnek:

1. Garp medeniyetine girmek ve Türk harsını kuvvetlendirmek, Türkçülüğün ikiz çocuklarıdır.

1. Garp medeniyetine girmek ve Türk harsını kuvvetlendirmek, Türkçülüğün ikiz çocuklarıdır.


kuvvetlenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuvvetlenebilmek işi


kuvvetlenebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kuvvetlenme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Kuvvetlenme becerisi bulunmak


kuvvetleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kuvvetlenme işi