Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kurtulmalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fidye


kurtuluş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyden, bir yerden kurtulma, felah, halas, necat, selamet

Örnek:

1. Doktor o kaosun içinde yalnızlığı seçmiş, kurtuluşu onda bulmuştu.

1. Doktor o kaosun içinde yalnızlığı seçmiş, kurtuluşu onda bulmuştu.

2. Bağımsızlık kazanma


kurtuluşlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurtuluşu olan


kurtuluşsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurtuluşu olmayan

Örnek:

1. İnsan kurtuluşsuz, çaresiz, umarsız bir yaratık mıdır?

1. İnsan kurtuluşsuz, çaresiz, umarsız bir yaratık mıdır?


kurtuluverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurtuluvermek işi


kurtuluvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , Ansızın veya çabucak kurtulmak

Örnek:

1. Demek kurtuluvereceğini sandın?

1. Demek kurtuluvereceğini sandın?


Telaffuz : kurtulu'vermek

kürtün
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Rüzgârın etkisiyle kuytu yerlere toplanmış kar yığını


kürtün
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yük hayvanlarına vurulan semer, palan


Kürtün
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gümüşhane iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : kü'rtün

kurtyeniği
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bityeniği

Örnek:

1. İşte bunda bir kurtyeniği var, diye bu gece uyumamış, kuyu başındaki bostan gölgeliğinde beklemişti.

1. İşte bunda bir kurtyeniği var, diye bu gece uyumamış, kuyu başındaki bostan gölgeliğinde beklemişti.


Telaffuz : ku'rtyeniği

kuru

İlgili Kelimeler:

kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı

Örnek:

1. Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı.

1. Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı.

2. Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan

Örnek:

1. Kuru çöl. Kuru tepeler.

1. Kuru çöl. Kuru tepeler.

3. Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı

Örnek:

1. Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar.

1. Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar.

4. Canlılığını yitirmiş (bitki)

Örnek:

1. Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum?

1. Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum?

5. Salgısı olmayan

Örnek:

1. Kuru öksürük. Kuru egzama.

1. Kuru öksürük. Kuru egzama.

6. Döşenmemiş, çıplak

Örnek:

1. Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu.

1. Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu.

7. Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)

Örnek:

1. Kuru çayla karın doyar mı?

1. Kuru çayla karın doyar mı?

8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Etkisi ve sonucu olmayan

Örnek:

1. Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler.

1. Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler.

9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem

10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze

Örnek:

1. Kuru, zevksiz bir hayat.

1. Kuru, zevksiz bir hayat.

11. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Akıcı olmayan, duygudan yoksun

Örnek:

1. Kuru bir anlatım.

1. Kuru bir anlatım.

12. isim , isim , isim , isim , Kuru fasulye


kuru başına kalmak
Anlamı:

1. hayatında veya yanında kimsesi kalmamak, kimsesiz, yalnız kalmak


kuru boya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Resim yapmaya yarayan çeşitli renklerde olan kalem


kuru çay
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeşil çay yapraklarının çeşitli işlemlerden sonra satışa hazır biçimi


kuru çayır
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaz aylarında bitkilerinin çoğunun kuruduğu doğal çayır


kuru çeşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suyu çekilmiş çeşme


kuru dere
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Suyu olmayan dere


kuru duvar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşların arasına harç konulmadan örülen duvar


kuru ekmek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Katıksız ekmek

Örnek:

1. Kuru ekmekle bayat peyniri lezzetle yiyen / Çeşmeden her su içerken şükür Allah'a diyen

1. Kuru ekmekle bayat peyniri lezzetle yiyen / Çeşmeden her su içerken şükür Allah'a diyen


kuru erik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eriğin kurutulmuşu


kuru fasulye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fasulye bitkisinin beyaz tohumu

2. Fasulye tohumundan yapılan etli veya etsiz salçalı, sulu yemek

Örnek:

1. Kuru fasulye ve balık çorbası iştahla yenilip içildi.

1. Kuru fasulye ve balık çorbası iştahla yenilip içildi.

3. Yeşil kabuklarından ayıklanıp kurutulmuş fasulye


kuru filtre
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hava içindeki kirleri, bezden torbalar yardımıyla ayıran süzgeç


kuru gayret çarık eskitir
Anlamı:

1. `bir iş rastgele bir çabayla değil amaca doğru planlı bir biçimde yürümekle başarılır` anlamında kullanılan bir söz


kuru gürültü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gereksiz, önemsiz, sonu alınamayacak söz veya davranış

Örnek:

1. Bu konuşmalar onun için bir kuru gürültüden ibaretti.

1. Bu konuşmalar onun için bir kuru gürültüden ibaretti.


kuru gürültüye pabuç bırakmamak
Anlamı:

1. bir durum karşısında telaşsız, korkusuz, dilediğince davranmak

Örnek:

1. Köse Mümeyyiz öyle denemeden kuru gürültüye pabuç bırakır takımından değildi.

1. Köse Mümeyyiz öyle denemeden kuru gürültüye pabuç bırakır takımından değildi.