92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Kullanma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Bütün evi bir ormanmış gibi rahatça ve her anlamda kullanabiliyorlardı.
1. Bütün evi bir ormanmış gibi rahatça ve her anlamda kullanabiliyorlardı.
2. Kullanma becerisi bulunmak
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kullanmasına izin vermek
2. Kullandırma ihtimali veya imkânı bulunmak
3. Kullandırma gücü bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kullanma işine konu olmak
1. Burası evin mutfağı olarak kullanılıyordu.
1. Burası evin mutfağı olarak kullanılıyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Az veya çok bir zaman için başkasının malı olmuş, yeni olmayan, müstamel
1. Kullanılmış saat.
1. Kullanılmış saat.
1. isim , isim , isim , isim , Kullanma işi
1. Dili algılayışı, dili kullanışı, düşünce sistemi, yargılaması, usa vurması hep kendine has.
1. Dili algılayışı, dili kullanışı, düşünce sistemi, yargılaması, usa vurması hep kendine has.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Rahatça kullanılabilen, ergonomik
1. Havaalanı vardı ama kullanışlı değildi, iş olsun diye yapılmıştı, işlevsel değildi.
1. Havaalanı vardı ama kullanışlı değildi, iş olsun diye yapılmıştı, işlevsel değildi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kullanılması güç, kullanılmaya elverişli olmayan
1. Kullanışsız bir ev.
1. Kullanışsız bir ev.
1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya kolaylıkla kullanmak
Telaffuz : kullanı'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Kullanmak işi, istimal
1. Dördüncü günün sabahında, işçilerden hiçbiri buldozeri kullanmaya yanaşmıyordu artık.
1. Dördüncü günün sabahında, işçilerden hiçbiri buldozeri kullanmaya yanaşmıyordu artık.
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak
1. Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?
1. Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?
2. Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak
1. Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi öyle kullanacağız.
1. Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi öyle kullanacağız.
3. İşletmek, değerlendirmek
1. Parasını ticarette kullanmak.
1. Parasını ticarette kullanmak.
4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Giymek, takmak
1. Hiç yağmurluk kullanmazdı.
1. Hiç yağmurluk kullanmazdı.
5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sigara, içki vb. şeylere alışmış olmak, içmek
6. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kelimeyi yazmak, söylemek
1. Lakırtılarında çok kere çifter çifter kelimeler kullanırdı ki bunlar bazen manayı değiştirir.
1. Lakırtılarında çok kere çifter çifter kelimeler kullanırdı ki bunlar bazen manayı değiştirir.
7. Harcamak, sarf etmek
1. Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı.
1. Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı.
8. Amacına ulaşmak için birinden veya bir şeyden yararlanmak, onu amacına alet etmek, sömürmek, istismar etmek
1. Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar. Bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar!
1. Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar. Bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar!
9. Araç veya aleti işletmek, yönetmek
1. Nitekim çocuklarımın bile kullandıkları hesap makineleri, bunların küçük modelleridir.
1. Nitekim çocuklarımın bile kullandıkları hesap makineleri, bunların küçük modelleridir.
10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyin gereklerini yerine getirmek