92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Deli otu
küf kokusu, küf yeşili, esmer küf, ışıl küf, isli küf, maviküf, tel küf, esmer küfler, ışıl küfler, ekmek küfü, limonküfü
1. isim , isim , isim , isim , Ekmek, peynir vb. organik maddelerin üzerinde, nem ve ısının etkisiyle oluşan, çoğu yeşil renkli mantar
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Pas(I)
1. küflenmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , unutulmak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bitmek, kalmamak
1. İsteksiz isteksiz oluyorsun tıraşı, bir küf bağlamışsa bütün heyecanların.
1. İsteksiz isteksiz oluyorsun tıraşı, bir küf bağlamışsa bütün heyecanların.
1. isim , isim , isim , isim , Açık yeşil renk
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet
1. Yolun kenarındaki kayanın üstüne küfesini koydu.
1. Yolun kenarındaki kayanın üstüne küfesini koydu.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu sepetin alabildiği miktarda olan
1. Çardağın önünde o gün dizmeleri gereken sekiz küfe tütün duruyordu.
1. Çardağın önünde o gün dizmeleri gereken sekiz küfe tütün duruyordu.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kaba et, kıç
Lisan : Rumca
1. isim , isim , isim , isim , Küfe yapan veya satan kimse
2. Küfe ile sırtında öteberi taşıyan hamal
1. Arka arabalara takılmış küfeci çocuklara kıskanarak bakıyorum.
1. Arka arabalara takılmış küfeci çocuklara kıskanarak bakıyorum.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Küfeyi dolduracak miktarda olan
1. İki küfelik üzüm toplandı.
1. İki küfelik üzüm toplandı.
2. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Kendi kendine yürüyemeyecek derecede sarhoş kimse
1. isim , isim , isim , isim , Müslüman olmayanlar, kâfirler
1. Küffar üzerindeki gazamızın sevabı bize kâfidir.
1. Küffar üzerindeki gazamızın sevabı bize kâfidir.
Lisan : Arapça kuffār
Telaffuz : küffa:rı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Arap yazısının düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi
1. Kendi ismi akik üzerine kûfi bir yazıyla hakkedilmiş kıymetli bir yüzük taşırdı.
1. Kendi ismi akik üzerine kûfi bir yazıyla hakkedilmiş kıymetli bir yüzük taşırdı.
Lisan : Arapça kūfī
Telaffuz : kû:fi:
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Küf oluşmak
1. Zincirler küflendi, çürüdü, kırıldı.
1. Zincirler küflendi, çürüdü, kırıldı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zamanı geçmek, köhneleşmek
1. Seniha, kendisinin de bu kirli aydınlığın altında bu eşya ile beraber küflendiğini hissetti.
1. Seniha, kendisinin de bu kirli aydınlığın altında bu eşya ile beraber küflendiğini hissetti.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çalışma fırsatı bulamayarak özelliklerini veya yeteneğini yitirmek
1. Sahte banknotlar küflenmiş tekerlekler gibidir.
1. Sahte banknotlar küflenmiş tekerlekler gibidir.
kafası küflü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Küflenmiş olan
1. Küflü ekmek.
1. Küflü ekmek.
2. isim , isim , isim , isim , Saklanmış altın para
1. Galiba sıra küflülere gelmiş.
1. Galiba sıra küflülere gelmiş.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zamanı geçmiş, köhne
ışıl küflüce, tel küflüce
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Mantar hastalığı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Nankörlük
Lisan : Arapça kufrān
Telaffuz : küfra:nı