Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
küfranlık etmek
Anlamı:

1. nankörlük etmek

Örnek:

1. Ekmek yediğin kapıya katiyen küfranlık etmeyeceksin.

1. Ekmek yediğin kapıya katiyen küfranlık etmeyeceksin.


küfrediş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küfretme işi


küfretme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küfretmek işi, sövme

Örnek:

1. Her şeyden alevlenme onda, mütemadiyen küfretme onda.

1. Her şeyden alevlenme onda, mütemadiyen küfretme onda.


küfretmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Sövmek

Örnek:

1. Kambur, küfrederek mektubu yırttı. Pisi pisine pul parası vermişti.

1. Kambur, küfrederek mektubu yırttı. Pisi pisine pul parası vermişti.


Lisan : Arapça kufr + Türkçe etmek

Telaffuz : kü'fretmek

küfrettirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küfrettirmek işi


küfrettirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Küfretme işini yaptırmak


Telaffuz : kü'frettirmek

küfrü basmak
Anlamı:

1. küfretmek


küfür

İlgili Kelimeler:

küfretmek, kandilli küfür, kantarlı küfür, sunturlu küfür

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sövgü

Örnek:

1. Bir yosma geçiyor kaldırımdan / Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar

1. Bir yosma geçiyor kaldırımdan / Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Tanrı'nın varlığı ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inançları inkâr etme


Lisan : Arapça kufr

küfür küfür
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tatlı, serin ve hafif bir biçimde (esmek)

Örnek:

1. Rüzgâr küfür küfür esiyor.

1. Rüzgâr küfür küfür esiyor.


küfür savurmak
Anlamı:

1. küfretmek

Örnek:

1. Onlara ağza alınmaz birkaç küfür savurdu.

1. Onlara ağza alınmaz birkaç küfür savurdu.


küfür yemek
Anlamı:

1. kendisine küfredilmek

Örnek:

1. Kapının eşiğinde, şiş yarasının kabuklarını ayıklayan bir Arap eteğine basıp halis Kur'an şivesiyle şiddetli bir küfür yedikten sonra otele döndüm.

1. Kapının eşiğinde, şiş yarasının kabuklarını ayıklayan bir Arap eteğine basıp halis Kur'an şivesiyle şiddetli bir küfür yedikten sonra otele döndüm.


küfürbaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kaba sövgüleri çok kullanan, ağzı bozuk


Lisan : Arapça kufr + Farsça -bāz.

küfürbazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küfürbaz olma durumu


küfürleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küfürleşmek işi


küfürleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karşılıklı sövmek


kuğu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Perde ayaklılardan, yaban ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş gagalı, geniş kanatlı bir su kuşu (Cygnus olor)


kuğu gibi
Anlamı:

1. ince uzun, narin (boyun)


küheylan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soylu Arap atı

Örnek:

1. Dağın ardında bir nazlı sultanım / Tavlamda doru bir küheylanım

1. Dağın ardında bir nazlı sultanım / Tavlamda doru bir küheylanım


Lisan : Arapça kuḥeylān

Telaffuz : küheyla:nı, l ince okunur

küheylan at, çul içinde de bellidir
Anlamı:

1. `cevherli insan, kılık kıyafeti düzgün olmasa da değerini yitirmez` anlamında kullanılan bir söz


kûhi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Issız


Lisan : Farsça kūh + Arapça -ī

Telaffuz : kû:hi:

kuintet
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Beşli

Örnek:

1. Ses kuinteti. Yaylı sazlar kuinteti.

1. Ses kuinteti. Yaylı sazlar kuinteti.


Lisan : Fransızca quintette

kuka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tespih, sigara ağızlığı vb.nin yapımında kullanılan, siyah veya sütlü kahve renginde Hindistan cevizi kökü

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kökten yapılan

Örnek:

1. Pek kıymetli olan ve hemen daima ellediği siyah kuka bir tespihle dolaşırdı.

1. Pek kıymetli olan ve hemen daima ellediği siyah kuka bir tespihle dolaşırdı.


Lisan : Rumca

kuka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dantel veya nakış ipliği yumağı

2. Taş, konserve kutusuna benzer nesnelerle oynanan bir çocuk oyunu


Lisan : Rumca

kukla

İlgili Kelimeler:

kukla hükûmet, kukla oyunu, kukla tiyatrosu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri

Örnek:

1. Salıncağın üzerindeki kızlar, iki zarif kukla gibi fıldır fıldır dönüyorlardı.

1. Salıncağın üzerindeki kızlar, iki zarif kukla gibi fıldır fıldır dönüyorlardı.

2. Ayakları olmayan, alttan içine el sokularak oynatılan çeşitli nesnelerden yapılmış bebek

3. Bu bebeklerle oynatılan oyun

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan (kimse)

Örnek:

1. Onu da kılıbık bir koca gibi kukla yapar oynatırım.

1. Onu da kılıbık bir koca gibi kukla yapar oynatırım.


Lisan : Rumca

kukla gibi
Anlamı:

1. ufak tefek, çelimsiz

2. kişiliksiz