92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Beyaz çiçekli, 5-9 yaprakçıklı, 20 metre kadar yükselebilen, Kuzeybatı ve Batı Anadolu'da yaygın olan bir ağaç (Fraxinus ornus)
2. Türlü bitkilerden, öz sularının kurutulmasıyla elde edilen, hekimlikte iç sürdürücü olarak kullanılan macun
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sarı çiçekli, parçalı yapraklı, tırmanıcı ve bir yıllık otsu bir bitki (Momordica charantia)
2. Bu bitkinin 10-15 santimetre uzunluğunda, iğ biçiminde, üzeri pürtüklü, önce yeşil ve sonra parlak sarı veya turuncu renkli meyvesi
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yaradılıştan
1. Kirpikleri kudretten sürmelidir.
1. Kirpikleri kudretten sürmelidir.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Mehter takımlarında ve tekkelerde kullanılmış olan, metal kâseli, küçük iki davuldan oluşmuş usul vurma aracı
Lisan : Arapça ḳudūm
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Kudüm çalan
1. Bu arada hoş bir rastlantıyla Mevlevi neyzen, kudümzen ve semazenlerle tanıştı; onları cenazeye çağırdı.
1. Bu arada hoş bir rastlantıyla Mevlevi neyzen, kudümzen ve semazenlerle tanıştı; onları cenazeye çağırdı.
Lisan : Arapça ḳudūm + Farsça -zen
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kudurma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Yüzde elli ihtimalle kudurabilirim.
1. Yüzde elli ihtimalle kudurabilirim.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek
1. Kudurmuş bir heyecanla döndü.
1. Kudurmuş bir heyecanla döndü.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak
1. Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese attırana kadar el birliğiyle çalışacağımıza söz veriyor muyuz?
1. Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese attırana kadar el birliğiyle çalışacağımıza söz veriyor muyuz?
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gücünü artırmak, tehlikeli bir durum almak, tehlikeli bir duruma gelmek
1. Oraya üşüşen Avrupalılar, doymak bilmez kudurmuş bir açlıkla din kardeşlerimizin kanlarını emip dururlar.
1. Oraya üşüşen Avrupalılar, doymak bilmez kudurmuş bir açlıkla din kardeşlerimizin kanlarını emip dururlar.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok kızmak, öfkelenmek
1. Kırlarda saatlerce böyle dolaştı, durdu / Söylendi, homurdandı. Düşündükçe kudurdu!
1. Kırlarda saatlerce böyle dolaştı, durdu / Söylendi, homurdandı. Düşündükçe kudurdu!
1. -i , -i , -i , -i , Kudurmasına sebep olmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Öfkelenmesine yol açmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kudurmuş (insan veya hayvan), akur
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Azgın, saldırgan
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok yaramaz
1. isim , isim , isim , isim , Kudurma işi
1. Bu sebepsiz kuduruşu beni şaşalattı.
1. Bu sebepsiz kuduruşu beni şaşalattı.
kuduz böceği, kuduz otu
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Köpek, kedi, tilki vb. memeli hayvanlardan ısırma, tırmalama veya salya yolu ile insana geçen, genellikle çırpınma, sudan korkma şeklinde beliren, zamanında aşı yapılmazsa ölümle sonuçlanan hastalık
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu hastalığa yakalanmış
1. Ama dokunsalar ağlayacağı veya kuduz köpek gibi sağa sola saldıracağı belliydi.
1. Ama dokunsalar ağlayacağı veya kuduz köpek gibi sağa sola saldıracağı belliydi.
3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Azmış
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kın kanatlılardan, hekimlikte yakı yakmak için kullanılan, 2 santimetre uzunluğunda, parlak yeşil renkli bir böcek, kunduz böceği (Cantharis)
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Ateş böceklerine benzemekle birlikte, onlar gibi ışık vermeyen, kuduz böceği türlerini içine alan kın kanatlılar familyası