92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Koyma işine konu olmak
2. Koyulaşmak
1. Gecenin koyulmuş siyahlığı içeri girmeden pencerenin ardında bizi bekliyordu.
1. Gecenin koyulmuş siyahlığı içeri girmeden pencerenin ardında bizi bekliyordu.
3. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Girişmek, başlamak, teşebbüs etmek
1. İçinde ve ara sıra homurdanan deniz özlemi, artık can evinden avaz avaz bağırmaya koyulmuştu.
1. İçinde ve ara sıra homurdanan deniz özlemi, artık can evinden avaz avaz bağırmaya koyulmuştu.
1. -i , -i , -i , -i , Koyu duruma getirmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir konuşmayı tat alınır biçimde uzatmak
koyun koyuna, koyun otu, yüzükoyun
1. isim , isim , isim , isim , Kollar arası, kucak
1. Ninem bizde bulunduğu zamanlar onun koynundan başka bir yerde yattığımı hiç bilmem.
1. Ninem bizde bulunduğu zamanlar onun koynundan başka bir yerde yattığımı hiç bilmem.
2. Göğüsle giysi arası
1. Kesesini koynunda taşır.
1. Kesesini koynunda taşır.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Koruyucu, şefkatli çevre
1. Hepimiz bu yurdun koynunda yetiştik.
1. Hepimiz bu yurdun koynunda yetiştik.
koyun bakışlı, koyun baklası, koyun dede, koyun eti, koyungöbeği, koyungözü, koyun mantarı, koyunyünü, kıvırcık koyun, Asya koyunu, bozkır koyunu, merinos koyunu, yaban koyunu
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries)
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kimse
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Bön bön bakan, budala, şaşkın
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Termiye
1. budala, şaşkın
2. karar ve davranışlarında başkasına bağımlı olan, başkasına uyan
1. Bizim damat da sessiz sedasız, koyun gibi adam.
1. Bizim damat da sessiz sedasız, koyun gibi adam.
1. hiçbir şey anlamadan dinlemek
1. Kafa göz yara yara Hüsn ü Aşk'ı okuyor, hayranları da koyun kaval dinler gibi dinliyorlardı.
1. Kafa göz yara yara Hüsn ü Aşk'ı okuyor, hayranları da koyun kaval dinler gibi dinliyorlardı.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Birbirine sarılmış bir durumda
1. Biraz sonra orada en tatlı hayallerimle koyun koyuna yatacağım.
1. Biraz sonra orada en tatlı hayallerimle koyun koyuna yatacağım.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir tür mantar, koyungöbeği
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kızılyaprak
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Koyun mantarı
Telaffuz : koyu'ngöbeği
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Birleşikgillerden, beyaz ve iri bir tür papatya (Matricaria parthenium)
Telaffuz : koyu'ngözü
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Sıkıntı, üzüntü, keder
2. Sopa, baston koymaya yarayan yer
1. Köroğlu azdıkça azar ve sonunda koyuntulardan birinin arkasına dayadığı bekçi sopası gibi bastonunu alırdı.
1. Köroğlu azdıkça azar ve sonunda koyuntulardan birinin arkasına dayadığı bekçi sopası gibi bastonunu alırdı.
1. `istenilen nitelikteki şey bulunamadığında onun daha düşük nitelikte olanına da razı olunur` anlamında kullanılan bir söz