dedikodu
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek
1. Öteki elini doktorun omzuna koydu.
1. Öteki elini doktorun omzuna koydu.
2. Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak
1. Bu işe kimi koyacağız?
1. Bu işe kimi koyacağız?
3. Bırakmak
1. İçeri kimseyi koymuyorlar.
1. İçeri kimseyi koymuyorlar.
4. Katmak, eklemek
1. Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir.
1. Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir.
5. İmza, tarih, adres yazmak
6. Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak
1. Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor.
1. Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor.
7. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Etkilemek, dokunmak
1. Kendisinden yakışıklı ve ünlü olan bir adam için terk edilmiş olmak koyuyor olmalı ona.
1. Kendisinden yakışıklı ve ünlü olan bir adam için terk edilmiş olmak koyuyor olmalı ona.
8. Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak
1. Giderlerini iki ay içinde yerine koydu.
1. Giderlerini iki ay içinde yerine koydu.
9. Bırakmak, terk etmek