Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
köşe bucak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Her taraf

Örnek:

1. Doktorun hanımı da Nadir Hanım'a evin köşesini bucağını göstermeye başladı.

1. Doktorun hanımı da Nadir Hanım'a evin köşesini bucağını göstermeye başladı.


köşe bucak kaçmak (veya saklanmak)
Anlamı:

1. kimseye görünmek istememek

Örnek:

1. Anası köşe bucak kaçıyor, tenha bir yer buldukça hıçkırıyordu.

1. Anası köşe bucak kaçıyor, tenha bir yer buldukça hıçkırıyordu.


köse buğday
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Başağı kılçıksız bir tür buğday


köşe demiri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dik açı biçiminde üretilmiş demir


köşe dolabı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köşe yere yerleştirilen dik açı biçiminde yapılmış dolap


köşe dönmeci
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Köşe dönücü


köşe dönmecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köşe dönücülük


köşe dönücü
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çıkarını, en kısa zamanda sonuç alacak biçimde düşünen kimse, köşe dönmeci


köşe dönücülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köşe dönücü olma durumu, köşe dönmecilik


köşe kadısı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , İş yapmayı sevmeyen, rahatına düşkün kimse


köşe kapmaca
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çocukların köşeleri tutup bunları birbirlerine kaptırmamaya çalışarak oynadıkları oyun


köşe kapmaca oynamak
Anlamı:

1. çok yakında olan birini bir türlü ele geçirememek

2. buluşmak istemelerine rağmen bir türlü birbirlerine denk gelmemek


köşe koltuğu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Odanın veya salonun köşesini kaplayan koltuk

Örnek:

1. Ailevi bir laubalilikle genç adam, köşe koltuğuna kuruldu.

1. Ailevi bir laubalilikle genç adam, köşe koltuğuna kuruldu.


köşe minderi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köşeye yerleştirilmiş kabarık büyük minder

Örnek:

1. Köşe minderi üzerinde yanlamasına uzanarak yarı bitmiş cümlelerle bize bir mevzu verdi.

1. Köşe minderi üzerinde yanlamasına uzanarak yarı bitmiş cümlelerle bize bir mevzu verdi.


köşe olmak
Anlamı:

1. köşeyi dönmek


köşe penceresi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duvarlar arasındaki köşede bulunan pencere

Örnek:

1. Adamcağız vaktini köşe penceresinde gazetesini okumakla geçirdi.

1. Adamcağız vaktini köşe penceresinde gazetesini okumakla geçirdi.


köşe rafı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köşeyi kaplayacak biçimde yapılmış raf


köse sakal
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çok seyrek sakal


köşe taşı
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Binalarda tek parça biçiminde köşeleri tutan taş

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok önemli olan


köşe taşı köşede yakışır
Anlamı:

1. `değerli kimseler, önemli mevkilerde bulunmalıdır` anlamında kullanılan bir söz


köşe tutmak
Anlamı:

1. karışmak, kendini belli etmek, görünmek

Örnek:

1. Kemanın ince gıy gıylarına boş mağaralardaki ses akisleri gibi öten pes perdeden bir öksürük köşe tutuyor.

1. Kemanın ince gıy gıylarına boş mağaralardaki ses akisleri gibi öten pes perdeden bir öksürük köşe tutuyor.


köşe vuruşu
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Köşe atışı


köşe yastığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köşe minderi üzerine dik olarak konan ve köşeleri tutan yastık


köşe yazarı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köşe yazısı yazan kimse, fıkracı


köşe yazarlığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köşe yazısı yazma işi, fıkracılık