Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
araç gereç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir işin yapılmasında, bir makinenin işletilmesinde kullanılan aletler


araç telefonu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşıtlar için geliştirilmiş telefon, mobil telefon


araççılık
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Düşünme biçimlerinin, kuramların, mantık ve ahlak biçimlerinin yalnızca hayatın değişik şartlarına uyma araçları olduğunu savunan dünya görüşü, enstrümantalizm


aracı

İlgili Kelimeler:

aracı banka, borsa aracısı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ara bulucu

2. İki şey arasında bağlantı kuran kimse, vasıta

3. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt, komprador

4. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği


aracı banka
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Kredi kullanma işlemlerinde bir başka banka adına işlemleri yapan banka


aracı koymak
Anlamı:

1. bir kimseyi, uzlaşma sağlamak için görevlendirmek


aracılığıyla
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , -le bağlantı kurularak, -nın yardımıyla, vasıtasıyla, eliyle, yoluyla, marifetiyle, tarafından

Örnek:

1. İçmeden geçirdiğim günlerin sayısı aracılığıyla onu ne kadar sevdiğimi ölçüyordu Ayşin.

1. İçmeden geçirdiğim günlerin sayısı aracılığıyla onu ne kadar sevdiğimi ölçüyordu Ayşin.


Telaffuz : aracılığı'yla

aracılık

İlgili Kelimeler:

borsa aracılığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aracının yaptığı iş, tavassut

2. Aracı olma durumu, vasıta, vasıtalık

Örnek:

1. Mustafa Kemal, Ali Fuat'ın aracılığını iyi karşılamamıştı.

1. Mustafa Kemal, Ali Fuat'ın aracılığını iyi karşılamamıştı.


aracılık etmek
Anlamı:

1. bir işin çözümünde araya girerek yardım etmek, tavassut etmek


aracısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aracı olmadan yapılan, doğrudan, direkt

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Aracı olmadan, doğrudan, direkt


aracısızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aracısız olma durumu


araçlı

İlgili Kelimeler:

araçlı jimnastik

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Araçla yapılan veya olan, vasıtalı


araçlı jimnastik
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Aletli jimnastik


araçsal
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Araçla ilgili olan

2. Araç özelliği taşıyan


araçsallık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Araçsal olma durumu


araçsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğrudan doğruya yapılan veya olan, vasıtasız, bilavasıta

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Araç olmaksızın, vasıtasız bir biçimde, bilavasıta, doğrudan doğruya


araçsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Araçsız olma durumu


arada bir
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ara sıra

Örnek:

1. Arada bir yorgun başımı dinlendirmek üzere Suadiye taraflarında tek başıma gezmeye çıkıyorum.

1. Arada bir yorgun başımı dinlendirmek üzere Suadiye taraflarında tek başıma gezmeye çıkıyorum.


arada çıkarmak
Anlamı:

1. başka işler arasında bir işi de yapıvermek


arada kalmak
Anlamı:

1. iki tarafı uzlaştırmak üzere araya girme dolayısıyla güç duruma düşmek


arada kaynamak
Anlamı:

1. karışık bir durumda gereken ilgiyi görmemek


arada sırada
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ara sıra

Örnek:

1. Arada sırada bana gazete, kitap, mecmua göndermelerini istedim.

1. Arada sırada bana gazete, kitap, mecmua göndermelerini istedim.


aradan çekilmek
Anlamı:

1. ara bulucu olmaktan vazgeçmek

2. herhangi bir iş yapılırken işi başkalarına bırakmak, ilişiğini kesmek


aradan çıkarmak
Anlamı:

1. birçok işten birini yapıp bitirivermek


aradan çıkmak
Anlamı:

1. yapılması gereken öteki işlerle uğraşılabilmesi için bir iş önce bitirilmek

2. sıkışık bir durumda, sıkıntılı bir zamanda işe engel olan kimse oradan uzaklaşmak

3. kendini bir sorunun, bir davanın dışında tutmak