Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
köleli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kölesi olan


kölelik

İlgili Kelimeler:

kölelik düzeni, kulluk kölelik, toprak köleliği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köle olma durumu, esirlik, kulluk, esaret


kölelik düzeni
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Eski çağlarda kölelerin en önemli üretim gücü olarak kullanıldığı rejim

Örnek:

1. Sömürgelerde kölelik düzeni uzun süre geçerli olmuştur.

1. Sömürgelerde kölelik düzeni uzun süre geçerli olmuştur.


kolemanit
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Hidratlı doğal kalsiyum borat


Lisan : Fransızca colémanite

kölemen
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Kölelerden kurulan bir asker sınıfı

2. Birinin sahip olduğu köle veya karavaş


kölen (veya kulun) olayım!
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , yalvarırken söylenen bir söz


köleniz (veya köleleri)
Anlamı:

1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , söz söyleyen erkek tarafından söz söylenen kimseye aşırı bir saygı gösterilmiş olmak için ben zamiri yerine kullanılan bir söz

2. yakınlarından söz edilirken saygıyla söylenen söz

Örnek:

1. Oğlum köleniz.

1. Oğlum köleniz.


kolera
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Şiddetli ishal ve kusmalarla kendini gösteren, çok bulaşıcı, salgın ve öldürücü bir hastalık

Örnek:

1. O sene Hicaz'da şiddetli bir kolera vardı.

1. O sene Hicaz'da şiddetli bir kolera vardı.


Lisan : Fransızca choléra

Telaffuz : kole'ra

koleralı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Koleraya tutulmuş

2. Kolera mikrobu olan


kölesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kölesi olmayan


kolesterin
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kolesterol


Lisan : Fransızca cholestérine

kolesterol
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kanda ve büyük ölçüde ödde bulunan, besinlerle alınan sterol, kolesterin


Lisan : Fransızca cholestérol

kolesterollü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kolesterolü yüksek olan


kolesterolsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kolesterolü yüksek olmayan


kolhoz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Rusya'da köylülerin ortak olarak çalıştıkları tarım işletmesi


Lisan : Rusça

koli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Posta paketi

2. İçinde türlü eşya bulunan çeşitli büyüklükte paket

Örnek:

1. Üst üste yığılmış kutular, açılmamış koliler arasında üstünkörü bir yaşam, geçici ve idareten.

1. Üst üste yığılmış kutular, açılmamış koliler arasında üstünkörü bir yaşam, geçici ve idareten.


Lisan : Fransızca colis

koli basili
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Toprakta, insan ve hayvan bağırsaklarında, bazen sularda, sütte, yiyeceklerde bulunan ve uygun bir ortam bulduğunda insanda hastalık yapabilen, yuvarlak uçlu, çomak biçiminde bakteri


kolibri
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kolibrigillerden, Amerika'da yaşayan, çok renkli, geriye doğru uçma özelliği olan, uzun gagalı, küçük göçmen kuş


Lisan : Fransızca colibri

kolibrigiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Omurgalı hayvanlardan, kuşlar sınıfına giren bir familya


kolik
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Bağırsak, böbrek gibi içi boş organlarda aralıklı duyulan güçlü sancı


Lisan : Fransızca colique

kolit
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalın bağırsak yangısı


Lisan : Fransızca colite

kollama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kollamak işi

Örnek:

1. Bu plan üzerinde anlaştılar, sırlarını kimseye sızdırmadılar ve fırsat kollamaya başladılar.

1. Bu plan üzerinde anlaştılar, sırlarını kimseye sızdırmadılar ve fırsat kollamaya başladılar.


kollamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek

Örnek:

1. Kocamı kıskanıyor, aradan atmak için vesileler kolluyormuş.

1. Kocamı kıskanıyor, aradan atmak için vesileler kolluyormuş.

2. Göz önünde tutmak, gözlemek

Örnek:

1. Daima biraz kollayan, bir tilki gibi tetikte ve hamarat görünürdü.

1. Daima biraz kollayan, bir tilki gibi tetikte ve hamarat görünürdü.

3. Korumak, gözetmek

Örnek:

1. O güne kadar ona iyi bak, değerini bil, onu kolla, demişti.

1. O güne kadar ona iyi bak, değerini bil, onu kolla, demişti.


kollanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kollanmak işi


kollanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kollama işine konu olmak veya kollama işi yapılmak