Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kıyışma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıyışmak işi


kıyışmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Karşılıklı sözleşmek, anlaşıp karar vermek

2. Biriyle yarışmaya kalkmak

Örnek:

1. Sen onunla kıyışamazsın.

1. Sen onunla kıyışamazsın.

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yüreklilik göstermek, cesaret etmek


kıyıya atmak
Anlamı:

1. karaya çıkartmak veya sürüklemek

Örnek:

1. Sular, sandalı kıyıya atıyordu.

1. Sular, sandalı kıyıya atıyordu.


kıyıya çıkmak
Anlamı:

1. karaya çıkmak, gemiden karaya inmek


kıyıya vurmak
Anlamı:

1. bir şey akıntı veya dalgayla kıyıya sürüklenmek


kıyma

İlgili Kelimeler:

türkkıyması

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıymak işi

2. Çekilmiş et

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Küçük kuşbaşı etlerden kavrularak yapılmış kışlık kavurma


kıymak fiil

İlgili Kelimeler:

kurtkıyan

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çok ince ve küçük parçalar biçiminde doğramak

Örnek:

1. Eti kıymak.

1. Eti kıymak.

2. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Acımadan vermek, esirgememek, feda etmek

Örnek:

1. Beş altı kuruşa daha kıyarak sağlamca bir ip tedarik etti.

1. Beş altı kuruşa daha kıyarak sağlamca bir ip tedarik etti.

3. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Acımayıp öldürmek

Örnek:

1. Zavallıya nasıl kıydılar?

1. Zavallıya nasıl kıydılar?

4. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek

Örnek:

1. Ne yapayım, ben de ekmek istiyorum, hayatımı kazanıyorum, bana kıymayın.

1. Ne yapayım, ben de ekmek istiyorum, hayatımı kazanıyorum, bana kıymayın.


kıymalı

İlgili Kelimeler:

kıymalı börek, kıymalı ıspanak, kıymalı makarna, kıymalı pide, kıymalı yumurta

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kıyma bulunan (yemek)

2. isim , isim , isim , isim , İçinde kıyma bulunan gözleme, börek, pide vb. hamur işleri

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçinde kurt bulunan (meyve)


kıymalı börek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soğan ve çeşitli baharatlar katılmasıyla hazırlanan kavrulmuş kıymanın iç olarak kullanıldığı börek türü


kıymalı ıspanak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnce kıyılmış ıspanak, soğan, kıyma ve sıvı yağ ile hazırlandıktan sonra pirinç, salça ve tuz eklenen bir yemek türü


kıymalı makarna
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde kavrulmuş kıyma bulunan makarna yemeği


kıymalı pide
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Etli pide


kıymalı yumurta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçine kavrulmuş kıyma konularak hazırlanan yumurtalı yemek


kıymalık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kıyma yapmaya elverişli olan

Örnek:

1. Kıymalık et.

1. Kıymalık et.


kıymasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kıyma bulunmayan (yemek)

Örnek:

1. Kıymasız Ankara döneri.

1. Kıymasız Ankara döneri.

2. İçinde kurt bulunmayan (meyve)


kıymet

İlgili Kelimeler:

kıymetiharbiye, nakdî kıymet, menkul kıymetler

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değer

Örnek:

1. Bir özleyiş ve bir korkudan sonra bayrağın kıymetini ne kadar daha başka, ne kadar daha yakından duyuyordum.

1. Bir özleyiş ve bir korkudan sonra bayrağın kıymetini ne kadar daha başka, ne kadar daha yakından duyuyordum.


Lisan : Arapça ḳiymet

kıymet vermek
Anlamı:

1. değerli olarak kabul etmek, değerlendirmek

Örnek:

1. Müdür Bey onun tecrübelerine kıymet vermek şöyle dursun, onu hafife almakla gururunu da kırıyordu.

1. Müdür Bey onun tecrübelerine kıymet vermek şöyle dursun, onu hafife almakla gururunu da kırıyordu.


Ön Takı : (birine veya bir şeye)

kıymete binmek
Anlamı:

1. çok değerli duruma gelmek

Örnek:

1. Düşündüm ki başka bir yerde çalışmaya başlarsam belki kıymete binerim.

1. Düşündüm ki başka bir yerde çalışmaya başlarsam belki kıymete binerim.


kıymetiharbiye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geçerlilik, değer, önem

Örnek:

1. Bu mektubu okuyuncaya kadar duyduklarımın hiçbir kıymetiharbiyesi yoktu.

1. Bu mektubu okuyuncaya kadar duyduklarımın hiçbir kıymetiharbiyesi yoktu.


Lisan : Arapça ḳiymet + ḥarbiyye

Telaffuz : kıyme'tiharbiye

kıymetini bilmek
Anlamı:

1. önemini, değerini bilmek

Örnek:

1. Güneş yalnız dirileri ısıtır / Güneşin kıymetini bil

1. Güneş yalnız dirileri ısıtır / Güneşin kıymetini bil


Ön Takı : (birinin veya bir şeyin)

kıymetlendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değerlendirme


kıymetlendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Değerlendirmek

Örnek:

1. Bütün olup bitenleri kıymetlendirici bir konuşma yaptı.

1. Bütün olup bitenleri kıymetlendirici bir konuşma yaptı.


kıymetlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değerlenme


kıymetlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Değerlenmek


kıymetli

İlgili Kelimeler:

kıymetli evrak

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Değerli

Örnek:

1. Zamanımızda kıymetli şeylerin muhafazası güçleşti.

1. Zamanımızda kıymetli şeylerin muhafazası güçleşti.