Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kırbaç

İlgili Kelimeler:

kırbaç kurdu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tek parça deri veya uzun esnek bir değneğin ucuna sırım bağlanarak yapılmış vurma aracı

Örnek:

1. Dünyanın en insafsız elleri sanki beni kırbaçlarla, sopalarla dövdüler.

1. Dünyanın en insafsız elleri sanki beni kırbaçlarla, sopalarla dövdüler.


kırbaç kurdu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çeşitli türleri insanların ve hayvanların kalın bağırsağında yaşayan, boyu 5 santimetre olan, eni gözle görülmeyecek incelikte bir asalak, trikosefal (Trichuris trichiura)


kırbaç kurtları
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Örnek hayvanı kırbaç kurdu olan, yuvarlak solucanlar familyası


kırbacık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tulumcuk


kırbaçlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırbaçlamak işi


kırbaçlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kırbaçla vurmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Canlandırmak, destek vermek, harekete geçirmek

Örnek:

1. Edebiyata gelince, yaşamla ilgili olan her şeye ilgimi kırbaçladı.

1. Edebiyata gelince, yaşamla ilgili olan her şeye ilgimi kırbaçladı.


kırbaçlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırbaçlanmak işi


kırbaçlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kırbaçla dövülmek


kırbaçlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırbaçlatmak işi


kırbaçlatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kırbaçlama işini yaptırmak


kırç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kışın, sisli havalarda, ağaç dallarını, toprak çıkıntılarını vb. yerleri kaplayan buz tabakası


kırca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hafif kırlaşmış

Örnek:

1. Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi.

1. Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi.


kırcı

İlgili Kelimeler:

kırcı mantı

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dolu

2. Ufak ve sert taneli kar


kırcı mantı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küçük ve içi iyi doldurulmuş mantı


kırçıl
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kırlaşmaya başlamış, kır renkli

2. Bu renkte saçı olan

Örnek:

1. Dükkânın önünde bekledi, kırçıl kuyumcu görününce hemen taşları çıkardı.

1. Dükkânın önünde bekledi, kırçıl kuyumcu görününce hemen taşları çıkardı.


kırçıllanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırçıllanmak durumu


kırçıllanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kırçıl duruma gelmek, ağarmaya başlamak

Örnek:

1. Saçlarım artık iyiden iyiye kırçıllaşmış.

1. Saçlarım artık iyiden iyiye kırçıllaşmış.


kırçıllaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırçıllaşmak durumu


kırçıllaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kırçıl duruma gelmek

Örnek:

1. Kasketinden taşmış siyah saçları yakına gelince çok kırçıllaştı.

1. Kasketinden taşmış siyah saçları yakına gelince çok kırçıllaştı.


kırçıllık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırçıl olma durumu

2. Koyu at donları üzerine ak kılların tek tek dağılması


kırcın
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvan kıranı

Örnek:

1. Son kırcında çok davar öldü.

1. Son kırcında çok davar öldü.


kirde
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Genellikle mısır unuyla yapılan bir pide türü


Lisan : Farsça girde

kirdeci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kirde yapan veya satan kimse


kirdecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kirdecinin yaptığı iş


kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak
Anlamı:

1. sürekli yakışıksız davranışlarda bulunmak