92406 kayıt bulundu.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kırdırma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Kırdırmaya gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , Kırdırmak işi
2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Süresi dolmamış bir senedin, faiz ve komisyonu düşürülerek karşılığından eksiğine alınması, iskonto
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kırma işini yaptırmak
1. Kalemindeki odacıya aylığını kırdırırmış.
1. Kalemindeki odacıya aylığını kırdırırmış.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kırdırma işini yaptırmak
2. Düşük fiyat verdirtmek
1. İşi kırdırtarak verelim.
1. İşi kırdırtarak verelim.
3. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Ticari bir senedi, süresi gelmeden düşük fiyatla birine devretmek veya satmak
1. isim , isim , isim , isim , Arıların kovan deliğini kapamak için kullandıkları sarı ve yumuşak madde
Lisan : Rumca
kireç fabrikası, kireç kaymağı, kireç kuyusu, kireç ocağı, kireç suyu, kireçsütü, kireç taşı, kireçyeren, mermer kireci, su kireci
1. isim , isim , isim , isim , Mermer, tebeşir, kireç taşı, alçı taşı gibi birçok taşın özünü oluşturan kalsiyum oksit, (CaO)
1. Duvarlar kireç badanalı idi.
1. Duvarlar kireç badanalı idi.
2. Kalsiyum hidroksit, Ca(OH)
Lisan : Farsça gireç
1. isim , isim , isim , isim , Kireci işleyip satışa hazır duruma getiren işletme
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Bazı eşya ve yerleri mikroplardan arıtmakta, çamaşırları ağartmakta kullanılan, sarımsı beyaz renkte ve klor kokusunda, toz veya sulandırılmış kireç klorürü
1. isim , isim , isim , isim , Kireç yapmak için kireç taşlarının yakıldığı fırın
1. kireci kullanmadan önce üzerine bolca su dökerek kalsiyum hidroksit durumuna getirmek
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Kireç ocağında işlenerek kireç elde edilen, kalsiyum karbon tuzundan bileşik kayaç, kalker, kils
1. sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , Kireçli topraktan hoşlanan, kireçli toprakta yetişen (bitki), kireçyeren karşıtı
1. Yonca kireççil bitkilerdendir.
1. Yonca kireççil bitkilerdendir.
1. -i , -i , -i , -i , Kireç katmak veya kireç sürmek
2. Kireç kullanarak badana yapmak
1. isim , isim , isim , isim , Kireçlenmek işi
2. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Organik dokuların içinde kireç birikmesi durumu
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kireç dökülmek veya saçılmak
2. Kireç sürülmek
1. Ağaçlar kireçlendi.
1. Ağaçlar kireçlendi.
3. Kireç bulaşmak
1. Pantolonunuz kireçlenmiş.
1. Pantolonunuz kireçlenmiş.
4. Organik dokularda, dokunun görevine engel olacak derecede kalsiyum tuzları birikmek
5. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkilerin hücre zarlarında kalsiyum karbonat, kalsiyum oksalat vb. kalsiyum tuzları toplanmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kireç durumuna gelmek, kireçlenmek, kalkerleşmek