92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kına konulmak, kına yakılmak
2. Kına ile boyanmak
1. Kınalanmış gibi dağlar, dereler / Ne güzel güz, ne güzel eylül olur
1. Kınalanmış gibi dağlar, dereler / Ne güzel güz, ne güzel eylül olur
kınalı bamya, kınalı keklik, kınalı kuzu, kınalı yapıncak, geçmişi kınalı, ölüsü kınalı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kına ile boyanmış olan
2. Kınanın renginde veya kızıl renkte olan
1. Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı.
1. Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı.
3. isim , isim , isim , isim , Yapıncak(II)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Trakya'da yetişen baş tarafı kızıl renkte bir cins bamya
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sülüngillerden, Balkan Yarımadası, Orta ve Doğu Asya'da yaşayan, uzunluğu 38 santimetre olan bir tür kuş (Alectoris graeca)
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle alnına kına yakılmış kuzu veya koyun
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Askere gönderilen gençlere verilen ad
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sevgi belirtmek için kullanılan bir söz
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yapıncak(II)
kınama cezası
1. isim , isim , isim , isim , Kınamak işi, ayıplama, takbih
1. isim , isim , isim , isim , Bir görevlinin iş yerindeki davranışının yasa ve tüzüğe aykırı olduğunu bildiren ceza
1. Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.
1. Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.
1. -i , -i , -i , -i , Yapılan bir işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak, takbih etmek
1. Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil
1. Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kına ile boyanmamış
1. Ellerinin ve ayaklarının parmaklarını kınasız bırakmazlardı.
1. Ellerinin ve ayaklarının parmaklarını kınasız bırakmazlardı.
1. isim , isim , isim , isim , Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz
1. Babam bu kinayeyi anlardı sanırım fakat anlamamazlıktan gelirdi.
1. Babam bu kinayeyi anlardı sanırım fakat anlamamazlıktan gelirdi.
2. Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz
1. Demek lokantadaki kinayeler hep ona karşıydı. Aleyhine bir şeyler kuruluyordu.
1. Demek lokantadaki kinayeler hep ona karşıydı. Aleyhine bir şeyler kuruluyordu.
3. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma sanatı
Lisan : Arapça kināye
Telaffuz : kina:ye
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kinaye bulunan (söz)
1. Mebrure bu kinayeli sözlerle kendisine uzanan mektubu aldı.
1. Mebrure bu kinayeli sözlerle kendisine uzanan mektubu aldı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öç almak isteyen, kin tutan, kinci, kinli
1. Kuru, kemikli yüzü solgun, duruşu ciddi, kara gözleri kindardı.
1. Kuru, kemikli yüzü solgun, duruşu ciddi, kara gözleri kindardı.
Lisan : Farsça kīndār
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Sulak yerlerde yetişen, ince uzun yapraklarının kenarları keskin, koyu renkli bir tür çayır otu
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Oluk veya yiv açmaya yarayan araç
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Cisimlerin hareketlerini yörünge, hız ve ivme vb. konular bakımından inceleyen mekanik kolu, sinematik
Lisan : Fransızca cinématique