Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kınalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kına konulmak, kına yakılmak

2. Kına ile boyanmak

Örnek:

1. Kınalanmış gibi dağlar, dereler / Ne güzel güz, ne güzel eylül olur

1. Kınalanmış gibi dağlar, dereler / Ne güzel güz, ne güzel eylül olur


kınalı

İlgili Kelimeler:

kınalı bamya, kınalı keklik, kınalı kuzu, kınalı yapıncak, geçmişi kınalı, ölüsü kınalı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kına ile boyanmış olan

2. Kınanın renginde veya kızıl renkte olan

Örnek:

1. Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı.

1. Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı.

3. isim , isim , isim , isim , Yapıncak(II)


kınalı bamya
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Trakya'da yetişen baş tarafı kızıl renkte bir cins bamya


kınalı keklik
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sülüngillerden, Balkan Yarımadası, Orta ve Doğu Asya'da yaşayan, uzunluğu 38 santimetre olan bir tür kuş (Alectoris graeca)


kınalı kuzu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle alnına kına yakılmış kuzu veya koyun

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Askere gönderilen gençlere verilen ad

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sevgi belirtmek için kullanılan bir söz


kınalı yapıncak
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yapıncak(II)


kınama

İlgili Kelimeler:

kınama cezası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kınamak işi, ayıplama, takbih


kınama cezası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir görevlinin iş yerindeki davranışının yasa ve tüzüğe aykırı olduğunu bildiren ceza

Örnek:

1. Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.

1. Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.


kınamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yapılan bir işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak, takbih etmek

Örnek:

1. Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil

1. Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil


kınanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kınanmak işi


kınanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kınama işi yapılmak


kınasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kına ile boyanmamış

Örnek:

1. Ellerinin ve ayaklarının parmaklarını kınasız bırakmazlardı.

1. Ellerinin ve ayaklarının parmaklarını kınasız bırakmazlardı.


kınasızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kınasız olma durumu


kınayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kınayabilmek işi


kınayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kınama ihtimali veya imkânı bulunmak


kinaye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz

Örnek:

1. Babam bu kinayeyi anlardı sanırım fakat anlamamazlıktan gelirdi.

1. Babam bu kinayeyi anlardı sanırım fakat anlamamazlıktan gelirdi.

2. Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz

Örnek:

1. Demek lokantadaki kinayeler hep ona karşıydı. Aleyhine bir şeyler kuruluyordu.

1. Demek lokantadaki kinayeler hep ona karşıydı. Aleyhine bir şeyler kuruluyordu.

3. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma sanatı


Lisan : Arapça kināye

Telaffuz : kina:ye

kinayeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kinaye bulunan (söz)

Örnek:

1. Mebrure bu kinayeli sözlerle kendisine uzanan mektubu aldı.

1. Mebrure bu kinayeli sözlerle kendisine uzanan mektubu aldı.


kınayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kınama işi


kinci
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kindar


kincilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kinci olma durumu


kindar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öç almak isteyen, kin tutan, kinci, kinli

Örnek:

1. Kuru, kemikli yüzü solgun, duruşu ciddi, kara gözleri kindardı.

1. Kuru, kemikli yüzü solgun, duruşu ciddi, kara gözleri kindardı.


Lisan : Farsça kīndār

kindarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kindar olma durumu, kinlilik


kındıra
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Sulak yerlerde yetişen, ince uzun yapraklarının kenarları keskin, koyu renkli bir tür çayır otu


kındıraç
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Oluk veya yiv açmaya yarayan araç


kinematik
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Cisimlerin hareketlerini yörünge, hız ve ivme vb. konular bakımından inceleyen mekanik kolu, sinematik


Lisan : Fransızca cinématique