kinestezi

Anlamı:

1. isim , isim , fizyoloji , fizyoloji , isim , isim , fizyoloji , fizyoloji , Devin duyumu

Lisan : Fransızca kinesthésie

kinetik

İlgili Kelimeler:

kinetik enerji

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Hareketle ilgili, hareket sebebiyle oluşan

2. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Kimyasal tepkimelerin hızlarını inceleyen bilim dalı

3. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Hareket olaylarını inceleyen bilim dalı

Lisan : Fransızca cinétique

kinetik enerji

Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir cismin hareketini sağlayan veya hareket eden cisimlerde bulunan enerji

kinik

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Sinik

Lisan : Fransızca cynique

Kınık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İzmir iline bağlı ilçelerden biri

Özel: Evet

Telaffuz : kı'nığı

Kınık

Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri

Özel: Evet

Telaffuz : kınığı

kinin

İlgili Kelimeler:

kinin sülfatı

Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Kınakınadan elde edilen ve sıtmanın tedavisinde kullanılan beyaz alkaloit, kinin sülfatı

Örnek:

1. İkinci gün sıtmadan şüphelendik, kuvvetli dozda kinin verdik.

1. İkinci gün sıtmadan şüphelendik, kuvvetli dozda kinin verdik.

Lisan : Fransızca quinine

kinin gibi

Anlamı:

1. çok acı

kinin sülfatı

Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Kinin

kininli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kinin bulunan

Örnek:

1. Sana bir kadeh de kininli konyak vereyim.

1. Sana bir kadeh de kininli konyak vereyim.

kininsiz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kinin bulunmayan

kiniş

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Marangozlukta tahta üzerine boydan boya açılan, kesiti kare veya dikdörtgen biçiminde kanal

kinizm

Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Sinizm

Lisan : Fransızca cynisme

kınlama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kınlamak işi

kınlamak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeye kın yapmak

2. Bir şeyi kınına geçirmek

kinlenme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kinlenmek işi

kinlenmek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Öç almak istemek, kin tutmak

Örnek:

1. Kendi ettiği yetmiyormuş gibi evlatlarını da zehirliyor, bana karşı kışkırtıyor diye karısına kinlenmişti.

1. Kendi ettiği yetmiyormuş gibi evlatlarını da zehirliyor, bana karşı kışkırtıyor diye karısına kinlenmişti.

kinli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kindar

kınlı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kını olan, bir kınla sarılı olan

2. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kını çok gelişerek bağlı bulunduğu sapı az veya çok saran yaprak

kinlilik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kindarlık

kınlılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kınlı olma durumu

kınnap

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kaba şeyler dikmeye, bağlamaya yarayan ince sicim veya kalın iplik

Örnek:

1. Onları arkadan kınnapla bağlamıştı.

1. Onları arkadan kınnapla bağlamıştı.

Lisan : Arapça ḳinneb

kinsiz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kini olmayan, kin taşımayan

Örnek:

1. Bütün arzum, bu kinsiz, gurursuz, sade ve sakin mahlukların içinde yaşamaktan ibaretti.

1. Bütün arzum, bu kinsiz, gurursuz, sade ve sakin mahlukların içinde yaşamaktan ibaretti.

kınsız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kını olmayan

kinsizlik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kinsiz olma durumu