Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
Kilisli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilis ilinden olan kimse


Özel: Evet

Kilislilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilisli olma durumu


Özel: Evet

kilit

İlgili Kelimeler:

kilit dili, kilit mevki, kilit nokta, kilit sarma, kilit taşı, kilit yeri, asma kilit, bindirme kilit, gömme kilit, ispanyolet kilit, komple kilit, şifreli kilit, topuzlu kilit, bagaj kilidi, baston kilidi, donanım kilidi, emniyet kilidi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti

Örnek:

1. Sonunda kapının kilidi gözyaşlarıma dayanamadı.

1. Sonunda kapının kilidi gözyaşlarıma dayanamadı.

2. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan yarım halka

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık


Lisan : Farsça kelīd, kilīd

kilit altına almak
Anlamı:

1. kilitlemek


kilit dili
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilidin anahtarla sürülen parçası


kilit gibi olmak
Anlamı:

1. birbirine çok bağlı ve dayanışmalı olmak


kilit kürek altına almak
Anlamı:

1. her tarafı kiltlemek

Örnek:

1. O gün her tarafı kilit kürek altına aldı.

1. O gün her tarafı kilit kürek altına aldı.


kilit kürek olmak
Anlamı:

1. bir yeri korumak, o yerin güvenilir, sağlam adamı olmak

Örnek:

1. Evime kilit kürek ol diye onun sırtını okşar.

1. Evime kilit kürek ol diye onun sırtını okşar.


kilit mevki
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Kilit nokta

Örnek:

1. Japonya'da kilit mevkide dört büyük memur da şimdi aynı töhmetin altında.

1. Japonya'da kilit mevkide dört büyük memur da şimdi aynı töhmetin altında.


kilit nokta
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bütün işlerin bağlı olduğu önemli nokta, makam veya yer, kilit mevki

Örnek:

1. Nihayet kilit noktalardaki bazı dilencilere piştov dağıtıldı ve bunun sonucu hemen görüldü.

1. Nihayet kilit noktalardaki bazı dilencilere piştov dağıtıldı ve bunun sonucu hemen görüldü.


kilit sarma
Anlamı:

1. isim , isim , madencilik , madencilik , isim , isim , madencilik , madencilik , İki veya daha çok bağ boyundurukları altına karşılıklı olarak atılmış ve birbirine fırçalarla bağlanmış olan bir çift sarma


kilit taşı
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Anahtar taşı


kilit vurmak
Anlamı:

1. kapatmak


kilit yeri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilidin yerleştiği yuva


kilitleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilitlemek işi


kilitlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Anahtarla kilidi kapamak

Örnek:

1. Kapıyorum zannıyla kilitlemişim, diyordu.

1. Kapıyorum zannıyla kilitlemişim, diyordu.

2. Bir nesne veya bir kimseyi kilitli bir yere kapamak

Örnek:

1. Bütün giyeceklerini dolaba kilitlemişler. Çocuğu bodruma kilitlemiş.

1. Bütün giyeceklerini dolaba kilitlemişler. Çocuğu bodruma kilitlemiş.

3. Karşılıklı çıkıntı ve girintileri olan şeyleri birbirine geçirmek, kenetlemek

Örnek:

1. Sırtüstü kerevete uzanarak iki elimin parmaklarını ensemde kilitledim.

1. Sırtüstü kerevete uzanarak iki elimin parmaklarını ensemde kilitledim.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sıkıca tutmak

Örnek:

1. Zehra parmaklarıyla kadehini kilitledi.

1. Zehra parmaklarıyla kadehini kilitledi.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kapatmak

Örnek:

1. Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum.

1. Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum.


kilitleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilitlenme işi


kilitlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilitlenmek işi


kilitlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kilitleme işi yapılmak

Örnek:

1. Kapı Nihat'la Muazzez'in üstüne kilitlendi.

1. Kapı Nihat'la Muazzez'in üstüne kilitlendi.

2. teknik , teknik , teknik , teknik , Çalışmaz hâle gelmek

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Fiziksel, ruhsal vb. nedenlerle hareket edemez, kıpırdayamaz duruma gelmek

Örnek:

1. Kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı.

1. Kalbinin yırtıldığını, kilitlenen çenelerinin çatırdadığını, şakaklarının attığını duyardı.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Odaklanmak


kilitletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilitletmek işi


kilitletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kilitlenmesini sağlamak


kilitleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilitleyebilmek işi


kilitleyebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kilitleme ihtimali veya imkânı bulunmak


kilitli

İlgili Kelimeler:

ağzı kilitli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kilidi olan

Örnek:

1. Kilitli bir bavul almak istiyorum.

1. Kilitli bir bavul almak istiyorum.

2. Kilitlenmiş

Örnek:

1. Bazen üst üste konulmuş bu kilitli sandıklar arasından bir tanesini, zamanı gelince sahibi gelir, açardı.

1. Bazen üst üste konulmuş bu kilitli sandıklar arasından bir tanesini, zamanı gelince sahibi gelir, açardı.


kilitlilik

İlgili Kelimeler:

ağzı kilitlilik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilitli olma durumu